İki lider gayri resmi olarak bir araya geliyor. Bu görüşme öncesi her iki tarafta da liderler kendi taraflarının parti başkanları ile bir araya geldi. Görüşmeler yaptı.
Yapılan açıklamaları dikkatli bir şekilde okuduk, dinledik. Bu açıklamalarda eskiden olduğu gibi taraf oldukları konular veya karşı oldukları hususlara dair ağırlıklı vurgu yapılmadı.
Bunun nedeni ne? Yapılacak olan bu gayri resmi toplantıyı ciddiye almadıkları için mi? Bu toplantıdan sonuç çıkacağına dair umutları olmadığı için mi? Yoksa çözüme taraf olanlar veya çözüme karşı olanlar, bu toplantı sonrasında ortada kalmamak endişesi ile suskun kalmayı mı tercih ettiler?
Ancak bu gayri resmi görüşme, iki taraf arasında son dönemde meydana gelen kopuş ve arkasından gelişen gerginlik içinde gerçekleşiyor. Bu nedenle görüşme makul bir yumuşamayı üretmelidir. Yani iki lider, bu gergin ortamı yumuşatacak atmosferin oluşmasını bu görüşmede üretmelidir.
Eğer bu gayri resmi buluşmadan sonra iki lider, bir birini suçlayıcı bir üslupla kendi kamuoylarına mesajlar verirlerse, gerginlikten beslenen şahinlere besleme zemini sağlayacaklardır.
Dolayısı ile kopuş ve gerginlik döneminde bu; “gayri resmi" buluşma önemli olmaktadır. Ya daha özlü yeni görüşme süreçlerine yol açacak, ya da adayı, iki toplumu ve Türkiye ile Yunanistan’ı çatışmanın cehennem sıcağına doğru itecektir.
Bu “gayri resmi" buluşma, Suriye sorununa bağlı olarak ABD ve Türkiye arasında “güvenli bölge“ görüşmelerinin yapıldığı zamana denk geliyor. Üstelik ABD günümüzde, Orta Doğu’da gaz konusunda ”klasik olmayan” değişik bir politikayı, farklı aktörlerle yürütüyor. Yunanistan, İsrail ve “Kıbrıs Cumhuriyeti” bağlaşıklığına, Mısır’la da bağlantılı önem ve destek veriyor. Yani Türkiye ile ciddi siyasi sorunları olan ülkeler ve PYD, YPG ile de bağlaşıklıklarına önem veriyor. NATO üyesi Türkiye ile ilişkileri gergin iken, Yunanistan’la ilişkileri daha da sıcaklaşıyor.
ABD bunları yaparken, aynı zamanda İran’a yönelik sert ve katı bir tutum sergiliyor. Basra Körfezinde gerginlik üst düzeyde gelişiyor. Yani ABD'nin klasik politikalar dışında, Orta Doğu’da kendisinin yönlendirmesinde farklı bir yapılanma peşinde olduğu açıktır.
Bu nedenle NATO üyeleri olan Türkiye ve Yunanistan’ın bir birine dönük gergin ilişki içinde olması ABD için sıkıntılıdır. Bu bakımdan iki Kıbrıslı liderin gayri resmi buluşmasının, bu coğrafyanın farklı bölgelerinde, farklı aktörlerle yürütülen diplomatik arayışların pazarlık yansımalarından etkilenmemesi mümkün değildir. Yani, “büyüklerin“ bu coğrafyada düşündükleri düzenlemelerden Kıbrıs’ın doğrudan etkilenmeyeceğini düşünmek olanak dışıdır.
BM Genel Sekreterinin, Kıbrıs Özel Temsilcisi olan Sayın Espan Barth Eide göreve atandıktan sonra basına verdiği ilk demeçte, “Siz Kıbrıslılar çok şanslısınız, çünkü dünyanın başka taraflarında bir birleri ile derin çelişkiler yaşayan BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi, Kıbrıs sorunun Federal Çözümü konusunda konsensüse sahiptir. Ancak elinizi çabuk tutun, bu sonsuza kadar sürmez” demişti.
Ama olmadı. Crans Montana çıkmazı yaşandı. Bugün, BMGK 5 daimi üyesi, Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve hali ile Kıbrıs üzerinde bir birleri ile ciddi bir bilek güreşi ve güç çekişmesi içindedirler. Yani işimiz daha da çıkmaza girdi. Bu bakımdan iki liderin, gayri resmi buluşmasından çıkacak olumlu atmosfer, aynı zamanda bu kadersiz bölgeye dönük de belli bir yumuşamanın gelişmesine yol açar.
Evet, bu gayri resmi görüşme, ama önemli ve yumuşamaya katkı sağlamak gibi bir de sonucu olmalı. İki lider ve Kıbrıs'ın iki tarafındaki sorumlu siyasetçileri bu yükümlülükle davranmalıdır. “Savaş tanrılarını“ cemaatsiz kılmak, en büyük yurtseverlik görevlerinden biridir.
Espan Barth Eide'nin sözleri ve gayri resmi görüşme
Paylaş