Ülkemizde devleti korumak yükümlülüğü altında bulunan, bu sorumluluğu ant içerek üstlenen seçilmiş siyasiler ile atanmış yetililerin çeşitli nedenlerden dolayı, hoşgörülü davranmasından cesaretlenen bazı kişiler, pervasızca devletimizi aşağılamaktadır.
Devletimize medyada yasadışı, uyduruk, muz cumhuriyeti, uydu yönetim, sahte ve hırsız tanımlaması yapılması maalesef her geçen gün yaygınlaşmaktadır.
Bazı STÖ yetilileri, uluslararası kuruluşlara gönderdiği şikayet belgelerinde, her türlü olanağından yararlandıkları devletimizin yasal olmadığını belirtmektedir.
Son zamanlarda ise anadilimiz Türkçenin yozlaştırılmasına ve uyduruk Kıbrıslıca dilinin benimsettirilmesine dönük beyin yıkama kampanyalarının, yoğunlaştırıldığı dikkati çekmektedir.
Ağzı kalabalık bir azınlık kesim ise, en küçük fırsatı değerlendirerek anavatana karşı halkımızı kışkırtmakta ve aramızı açmaya çalışmaktadır.
Kuşkusuz Türk halkının ezici çoğunluğu, TC-KKTC düşmanlığını misyon kabul edenlerin amacının Türk halkını korumasız bırakmak ve Rum’a yamalanmayı kabul etmek zorunda bırakmak olduğunu bilmektedir.
Öte yandan Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoru ile kovulduğumuz için, kurduğumuz KKTC’ye yasal olmayan yönetim demek, haksızlık ve ayıptır.
KKTC’nin sadece Türkiye tarafından tanınması, yasal olmadığını göstermez. Ayrıca güneydeki yönetimle bir anlaşma yapmak amacı ile sürdürülen müzakereler nedeniyle, biz şimdiye kadar tanınma talebinde bulunmadık.
Devletin tanımına gelince, ‘belirli bir insan topluluğunun, belirli bir toprak parçası üzerinde egemenlik sağlamasıyla oluşan ve hukukî kişiliğe sahip, devamlı bir teşkilâttır.’
Bu tanıma göre, devlet olmak için üç unsur gerekir:
Ülke denilen bir toprak parçasının olması, toprak parçası üzerinde yaşayan bir insan topluluğunun bulunması, toprak parçası üzerinde yaşayan insanların o toprak parçası üzerinde egemenliğinin olmasıdır.
Bir tüzel kişilik olarak soyut bir varlık olmakla birlikte, devletin yukarıda sayılan üç unsurundan başka, resmî dil ve bayrak gibi somut sembolleri de vardır.
Genel olarak bir örgütlenmenin devlet olarak nitelendirilebilmesi için egemen olmak ve bu egemenliğin diğer devletler tarafından kabul edilmesi veya tanınması önemlidir. Ancak, ‘tanınmak’ şart değildir. Tanınma, sadece uluslararası alanda diğer ülkelerle ilişki kurmak için gereklidir. Tanınmamış olmak yasa dışı olmak değildir.
İşte bu nedenle, ABD’nin Colorado eyaletinde Kıbrıslı Rumların 2012 yılında açtığı ‘Toumazu davasındaki, mahkeme kararında:’ ABD tarafından tanınmasa da KKTC Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Yargısı ve kurumlarıyla demokratik bir devlettir’ tanımı yapıldı.
Tanımayan devletler, söz konusu örgütlenmeyi ‘devlet’ saymadığı için, siyasî veya ekonomik herhangi bir ilişki kurmada muhatap kabul etmez. Ancak bizim birçok devletle ve uluslararası kuruluşlarla ilişkimiz vardır. Halen dünyada hiçbir devlet tarafından tanınmamış devletler bulunmasına karşın, devletimiz anavatanımız Türkiye tarafından tanınmaktadır.
Dünyanın hiçbir ülkesinde devlete hakaret edilmesine, ulusal değerlerin aşağılanmasına, demokratik hak, ifade ve basın özgürlüğü olarak yutturulduğu görülmedi. Hele devlette görevlilerin, uluslararası kuruluşlar ile yabancı devletlere, devletini kötüleyen yazılar göndermesine göz yumulduğu görülmedi.
Bu nedenle devletimize ve anavatana karşı yapılan planlı saldırıların durdurulması için, gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılması gerekir.
Devleti koruyucu yasalar çıkarılmalı
Paylaş
Hasan Nihat Erduran 4 Yıl Önce
Meclisin,Devletin YARGIÇLARINI ve SAVCILARINI davalarda küçük düşüren,madara edenlere karşı gereken yasaları çok ivedi çıkarması şarttır...bu böyle gidemez!
Hasan Nihat Erduran 4 Yıl Önce
Meclisin,Devletin YARGIÇLARINI ve SAVCILARINI davalarda küçük düşüren,madara edenlere karşı gereken yasaları çok ivedi çıkarması şarttır...bu böyle gidemez!