Son zamanlarda birçok kişinin, ülkemizde yasaların pervasızca çiğnenmesinden şikâyetçi olduğu görülüyor. Ancak mevcut koşullarda, suç işleme oranının yüksek olması çok normaldir. Her şeyden önce yapıcı uyarılara rağmen, popülist yönetim anlayışı nedeniyle devlet personelinin sokakta görev yapması sağlanmamaktadır.
Bu durumda kişilerin yasalara uyması veya uymaması, herkesin hür iradesine, keyfine ve tercihine bırakılmıştır.
Oysa tüm uygar ülkelerde, ilgili devlet görevlileri sokakta sıkı denetimler yaparak yasaların çiğnenmesini caydırmaktadır.
KKTC’de sadece ara sıra sürpriz denetim yapıldığı bilindiği için, suç işlemeye meyilli birçok kişi, rahatça ve pervasızca yasaları çiğnemekten çekinmiyor.
İngiliz ve 1960 Cumhuriyet döneminde, devlet kuruluşlarında görevlilerinin sayısı nüfus oranına göre daha azdı. Kullanabileceği binlerce konforlu salon resmi hizmet aracı yoktu. Sadece sınırlı sayıda Land Rover vardı. Devlette traveling officer (seyahat eden memurlar), dış görevlere ve denetimlere, kendi arabaları ile giderler ve kilometre başına yolluk ödeneği alırlardı.
Devlette ek mesai ödeneği yoktu. Sadece mesai saatlerinden sonra dışarda görev yapanlara yemek ödeneği verilirdi. Buna rağmen, tüm kuruluşlardaki memurların ofis dışında hizmet yapması sağlanırdı.
İngiliz ve Cumhuriyet döneminde kaza idare amirleri, tarım, veteriner, su işleri, karayolları, planlama inşaat, tapu, orman, sağlık müfettişleri gibi devlet çalışanları, geçmişte seyahat eden memurlar olarak tanımlanırdı.
Belirli takvime göre; kırsal alanları ve görevleri ile ilgili yerleri ziyaret eder, hizmet verirdi, ayrıca yasalara uygun hareket edilmesini sağlardı.
Aslında belirli hizmetlerdeki devlet görevlilerinin ofislerden dışarı çıkmadan, yükümlü oldukları hizmetleri yapması, yasaların çiğnenmesini caydırmaları mümkün değildir.
Ancak kişisel görüşüme göre, KKTC’de yetkililer sırf maiyetlerinde çalışanlara şirin görünmek düşüncesi ile dış koşullarda yazın kavurucu sıcaklarında, kışın ise soğuk ve yağmurda görev yapmasını sağlamaktan çekinmektedir.
Böylece gerek asayiş ve güvenlik, gerekse diğer konularda yasa dışı eylemler korkusuzca ve artarak sürdürülebiliyor.
Ayrıca KKTC’de hatalı yönetim anlayışı sonucu, suç işlenmesini caydırmak yerine, suç işlenmesi için uygun ortam hazırlanması ve sürpriz denetimlerle suçluların yakalanıp cezalandırılması benimsenmektedir. Cezalandırılanların fazlalığı da başarı gösterilmektedir.
Oysa uygar ülkelerde, sürekli denetimler sayesinde suç işlenmesinin önlenmesi başarı sayılır.
Ülkemizde, insanlarımızın barışçı ve anlayışlı yaratılışından dolayı, genellikle farklılıklar, uygarca tartışılmakta ve önemli fiili çatışmalar olmamaktadır.
Fakat birçok geri kalmış ülkelerden gelen 100 bin dolayında yabancı işçi, bir o kadarda öğrenci bulunmasına rağmen, ek güvenlik ve asayiş önlemleri alınmaması bir yana, polisler başka ülkelerde olduğu gibi yerleşim yerlerinde ve yollarda sürekli olarak devriye hizmeti yapması da sağlanmıyor.
İşte bu nedenle sokakların boş bırakılması nedeniyle, suç işlemeye yatkın kişiler korkusuzca yasalara aykırı hareket edebilmekte ve asayiş sorunu büyüyor.
Kısaca belirtmek gerekirse, çevre kirliliği, güvenlik ve asayişteki sıkıntılar, yasalara uyulmaması, yolların kan gölüne dönmesi, uygunsuz arazilere inşaat yapılması, doğanın tahrip edilmesi, inşaatlardaki kazalar, şiddet olayları gibi halkımızın şikâyetçi olduğu sıkıntı ve sorunların çoğunun devlet görevlilerine sokakta görev yaptırılması durumunda ortadan kaldırılması hiç olmazsa kabul edilebilecek düzeye indirilmesi mümkün olabilecektir.