Diyalog Gazetesi
2019-11-24 09:35:37

Demokrasi başıbozukluk değildir

Dr. Orhan AYDENİZ

24 Kasım 2019, 09:35

Bazı vatandaşlarımızın, devletimizde görevli kişilerin; medyada, güneyde ve uluslararası toplantılarda Rum’un ulusal tezlerini destekleyici açıklama ve konuşmalar yapmalarının, Anavatanı vefasızca ve haksızca suçlayıp kötülemelerinin; suç, yanlış ve bindiğimiz dalı kesmek olduğu görüşündeyim. Çünkü varlığımızı sürdürmemizi sağlayan ve her konuda bize ana şefkati ile yardım eden tek ülke, anavatanımız Türkiye’dir. Anavatanın desteğinden mahrum edilmemiz durumunda Filistin Arap’ının kaderini paylaşacağız.
İlgililerin sırf bazı kişileri karşısına almamak düşüncesiyle sessiz kalması, maalesef böyle eylem ve söylemlerin adeta salgın hastalık gibi yayılmasına sebep oluyor. 
Bana göre; bu eylemleri düzenleyenlerin amacı dış dünyaya, Kıbrıs Türklerinin Anavatanı istemediğini göstermek, güneydeki yönetimin tezini desteklemek, Türkiye’deki soydaşlarımız gözünde imajımızın lekelenmesini ve korumasız kalmamızı sağlamaktır.
Politik iktidarların öncelikli yükümlülüğü, ülkenin genel çıkarlarını korumak olduğuna göre, böyle yapanları belirleyip haklarında yasal işlem yapmasını sağlamak zorundadır.
Acaba Avrupa Birliği üyesi olan Rum yönetiminde, devlette görev yapan kişilerin, uluslararası kuruluşların toplantılarına katılarak anavatanları ve devletleri aleyhinde suçlayıcı konuşma yapmalarına göz yumulur mu? Devlet memurlarının böyle eylemleri, işten atılmalarını gerektiren suç sayılmaz mı?
Demokraside herkese düşünce, ifade ve eylem hakkı tanınması normaldir. Ancak bu hakların, başkasına, hele ulusal çıkarlara zarar vermek ve düşmana fayda sağlamak amacı ile kullanılmasına dünyanın en demokratik ülkelerinde bile izin verilmez. Çünkü demokraside tüm hakların sınırı başkasına zarar verebilecek sınırda sona erer.
Ayrıca, demokratik ülkelerde, kişisel ve örgütsel özgürlükler yanında, kamu yararının korunmasına da önem verilir. Demokratik hakların kötü amaçlar için, araç olarak kullanılmasına kesinlikle izin verilmez. Buna karşı önlemler alınır. Çünkü demokrasi başıbozukluk veya herkesin istediğini yapması anlamında yorumlanamaz.
Örneğin, Sivil Toplum Örgütü veya siyasi parti kurulması demokratik haktır. Ancak bunların kötü amaçlar için araç olarak kullanılması, demokratik hak kabul edilemez.
Anayasamızın 53(1).Maddesinde: ‘Sendikal hakların kullanılması yasa ile düzenlenir. Yasa; ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacı ile sınırlar koyabilir’ denilmektedir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü haktır. Ancak bu hakların, başkasını küçük düşürmek, başkasına hakaret etmek, devleti aşağılamak, hele ülke çıkarlarına zarar vermek amacı ile kullanılması demokratik hak sayılamaz.
Tüm demokratik hakların kullanılmasında bazı kurallar, sınırlar vardır. Kamu yararının korunması için, hükümetler, herkesin yasalara saygılı olmasını, ilgililerin de yasaları ayrıcalıksız ve titizlikle uygulamasını sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir uygar ülkede, sırf eleştirilmemek ve koltukta rahatsız edilmemek düşüncesi ile hükümetler, seyirci kalarak ülkenin temelini dinamitlemek isteyenleri cesaretlendirmez.
Yasaların uygulanmaması, ülkede düzenin bozulmasına, keşmekeşe, başıbozukluğa ve kaosa zemin hazırlar.
Bu nedenle sebebi her ne olursa olsun, hükümetlerin halkın zararına olan faaliyetlere öncülük edenlere hoş görülü davranması kabul edilemez. Çünkü birkaç kişinin tutumu tüm halkın kötülenmesine ve zarara uğratılmasına sebep olur.
Bazı kişilerin anavatana karşı sürdürdüğü saldırılar karşısında, gerekenin yapmamasının, ülkemize yapılabilecek en büyük kötülük olacağı görüşündeyim.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.