Yerli yersiz anavatanın kötülenmesinin ve aramızın bozulmasına çalışılmasının yanlış, kötü niyetli ve bindiğimiz dalı kesmek olduğu görüşündeyim. Çünkü bizi adam yerine koyan, varlığımızı sürdürmemizi sağlayan ve her konuda bize ana şefkati ile yardım eden tek ülke anavatanımız Türkiye’dir. Bu nedenle KKTC yetkilileri ve halkı olarak, Türkiye’deki yöneticileri kıracak söylem ve eylemlerden kaçınmamız gerektiği görüşündeyim.
Bana göre, eylem ve açıklamaları ile anavatana saldıranların amacı, dış dünyaya, Kıbrıs Türklerinin Anavatanı istemediğini göstermek, güneydeki yönetimin tezini desteklemek ve Türkiye’deki soydaşlarımız gözünde, imajımızın lekelenmesini sağlamaktır.
Ancak politik iktidarların öncelikli yükümlülüğü ülkenin genel çıkarlarını korumak olduğuna göre, böyle iyiniyetli olmayan eylemleri yapanları belirleyip, haklarında yasal işlem yapmaktır.
Acaba Avrupa Birliği üyesi olan güney Kıbrıs Rum yönetiminde, bizim ulusal tezimize destek sağlamak amacı ile eylem yapılmasına göz yumulur mu? Böyle vefasızca ve zararlı tutum ve faaliyetleri yürütenlere karşı, güneyde bizde olduğu kadar hoşgörü gösterilir mi?
Düşünce, ifade ve eylem özgürlüğü demokratik haktır. Ancak bu hakların, başkasına, hele ulusal çıkarlara zarar verecek ve düşmana fayda sağlamak amacı ile kullanılmasına, dünyanın en demokratik ülkelerinde bile izin verilmez. Çünkü demokraside tüm hakların sınırı, başkasına zarar verebilecek noktada sona erer.
Ayrıca, demokratik ülkelerde, kişisel ve örgütsel özgürlükler yanında, kamu yararının korunmasına da önem verilir. Demokratik hakların kötü amaçlar için araç olarak kullanılmasına kesinlikle izin verilmez. Buna karşı önlemler alınır. Çünkü demokrasi başıbozukluk veya herkesin istediğini yapması anlamında yorumlanmaz.
Örneğin, sivil toplum örgütü veya siyasi parti kurulması demokratik haktır. Ancak bunların kötü amaçlar için araç olarak kullanılması, demokratik hak kabul edilemez.
Anayasamızın 53 (1). Maddesinde: ‘Sendikal hakların kullanılması yasa ile düzenlenir. Yasa ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacı ile sınırlar koyabilir.’ denilmektedir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü haktır. Ancak bu hakların, başkasını küçük düşürmek, başkasına hakaret etmek, hele ülke çıkarlarına zarar vermek amacı ile kullanılması demokratik hak sayılamaz.
Tek dayanağımız olan anavatan yetkililerine hakaret etmek, aramızı bozucu eylemler düzenlemek, dayanaksız söylemler ile aşağılamak, olumsuz yayınlar ile kırmak demokratik hak olarak yutturulamaz.
Tüm demokratik hakların kullanılmasında bazı kurallar, sınırlar vardır. Kamu yararının korunması için, hükümetler de, herkesin yasalara saygılı olmasını sağlamakla yükümlüdür.
Yoksa KKTC ‘de olduğu gibi, sırf eleştirilmemek ve koltukta rahatsız edilmemek düşüncesi ile hükümetler seyirci kalarak ülkenin temelini dinamitlemek isteyenleri cesaretlendirmez.
Birkaç kişinin tutumu, tüm Kıbrıs Türk halkının imajına gölge düşürülmesine, kötülenmesine, zarar görmesine sebep olmaktadır. Ayrıca haklarımızın dışa karşı korunmasında tek yumruk olarak hareket edilmemesi, zaafa uğratmaktadır.
Bu nedenle sebebi her ne olursa olsun hükümet, halkımızın zararına olan organizasyonlara öncülük edenlere hoş görülü davranmamalı ve gerekirse devletimizi koruyacak yasal düzenlemeler yapmalı.
Demokrasi başıbozukluk değildir
Paylaş