Döviz krizi, enflasyon, pahalılık aldı başını gidiyor. Turizm gibi önemli bir sektörde tetikleme yapılamadı. Türkiye tüm sorunlara karşın milyonlarca turist ağırladı. Aynı şekilde Güney Kıbrıs’ta milyonlarca turist ağırladı. Geçtiğimiz gün Mağusa’da bir turist kafilesi gördüm. Güneyden gelen bir kafile idi. Aşı kartlarını göstererek gelmişlerdi. Kara kapılarında bu olurken hava yolu ile gelenlerden ise ek bürokratik talepler istendi. Bu çok şikayet konusu oldu. En nihayet Üst Kurul yalnız aşı kartı ve PCR test sonucu ile girişi düzenledi. Peki bunu niye yazdım ve Sarhoş Zeybeğine atıf yaptım?
Çünkü ekonomik ve uluslararası siyasi ilişkiler bağlamında Cehennemin içindeyiz. Pahalılık, enflasyon ve döviz krizi bizi yakıyor. Bu yakarken Doğu Akdeniz’de gerilim dorukta. Bu cehennem ateşi içindeyken temel meseleleri ele alacağımıza, ballandıra ballandıra siyasi dedikodularla meşgul oluyoruz. UBP Kurultayı hala gündemi meşgul ediyor. Ancak bu kadar iddialı bir Kurultayın Başkan adayları ve PM’ye aday olanların yaptıkları açıklamaları okuyorum. Bizi Cehennem Ateşi gibi sarmalayan bu temel sorunlarla ilgili olarak tek bir söz görmüyorum. Varsa yoksa ne kadar iyi partili olduklarını tüm topluma anlatıyorlar. Fakat içinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi çıkmazlarla ilgili tek kelamlık söz yok. Sanki bu temel sorunlar partileri dışındaki insanların derdi. Peki neden? Çünkü popülizm erkte olanları hamaset, Türkiye sevgisi istismarı ve içi boş vaatler sarmalı ile sardı. Muhalif olanlar ise sosyal medyada turizm alanındaki bu soruna değinmekten; sosyal medyada “Casinocuları” savunuyor karalamalarına uğramamak için etkin olarak ele alamıyor.
Fakat bunlar yaşanırken herkeste ballandıra ballandıra videoyu ve siyasi dedikoduları konuşuyor. .. Ama kaçınılmaz olanı ele alma konusu siyasetin odağı olamıyor. Artık kesindir. Kim hükümet olursa olsun veya Kurultay başarısı göstersin; gaza, akaryakıta okkalı zam yapmak zorundadır. Bunu tercih etmemek mümkün değildir. Ancak bu kaçınılmaz olana yönelik olarak farklı bir tercih meselesi var. Bu ağır yükü insan ve ekonomi üzerinde nasıl hafifleteceksin? Arayış bu olmalıdır.
Dar bir kesim döviz krizi nedeni ile sevinmektedir. Başka bir dar kesimde bu kaçınılmaz olanı yapmak zorunda kalacak olanı siyaseten vurma hesabı içinde gün saymaktadır. Bu iki kesim de ileriyi göremiyor. Evet döviz krizi ihracat yapanları ve dışa konut satanları sevindiriyor, çünkü dolar ve Euro ile satacaklar ve satış imkanları artacak diye düşünüyorlar. Ama elektriğin, akaryakıtın ve tüm girdilerin pahalılanması ile dıştaki bu avantajları da devamlı olamayacak. Çünkü dolar da tüm diğer paralara karşı değer kazanıyor ve dünyada enflasyonda artış var. Merkez Bankaları ağırdan faizi TL’nin tersine artırıyor. Peki sen “dış yatırımcıyı” iş bilmez mi sanıyorsun? Neden sen gittikçe ekonomik sorun girdabının dibine giderken ve kendi ülkesinde enflasyon artarken hemen gelsin ve senden aynı fiyattan mal, ev alsın, yatırım yapsın? Biraz beklemesinde sorun mu var? Çünkü sen bu bozulma içinde sıcak paraya ihtiyaçlısın. Bunun için biraz bekleyip bugün 50 bin £, 60 bin € olanı senden 45, 55 bine almak hesabı yapmaz mı sanıyorsun? Yani bu döviz krizi sonuç itibarı ile yalnız yurttaşı, tüketiciyi yakmaz. Tüm ülkeyi üzerinde her tür oyunun oynanabileceği bir alan yapar.
Ancak Cehennem Ateşleri etrafımızı sararken, kendimizden geçmiş, “Cehennem Ateşi Çemberinin ortasında, Sarhoş Zeybeğini” hamaset ve popülizm enstrümanları eşliğinde oynuyoruz. Temel demokratik ve ekonomik sorunlarla birlikte Kıbrıs sorununda da AB, ABD, BM, Rusya, Çin ve Orta Doğu ülkeleri ile “komşularımızla” bozulan ilişkileri düzeltmeyi ele almalıyız. Kimse tek başına başaramaz. Toplumsal ortak akla, demokratik hukuk devleti ve sosyal adalet zemininde ihtiyaç var.
Cehennemde, “Sarhoş Zeybeği”
Paylaş
Turkish power 3 Yıl Önce
TC nin ayakta duracak hali mi kaldi