Sayın Lute yoğun bir temas trafiği yaşattı. Ancak bu temaslar sonrasında iki tarafça da olumlu mesajlar verilse de net bir ortak metin henüz oluşmadı. Çünkü bir netliğin gelişmesi için bu sürecin diğer ayağı olan Garantör ülkelerin de bir noktada buluşması gerekiyor. Bu nedenle Sn. Lute, Garantör ülkelerle de görüşecek. Sonra BM Genel Sekreteri ile iki lider ayrı ayrı görüşecek. İki liderin birlikte BM Genel Sekreteri ile ortak görüşmesi konusu rededilmemekle beraber netleşmiş değil.
Ancak bilinen bir husus var. BM Genel Sekreteri bu üçlü görüşme için zaten bunun, Eylül ayında, New York’ta BM açılışı döneminde olmamasını, yoğunluğu nedeni ile tercih etmediğini ifade etmişti.
Dolayısı ile bu gelişmelere o klasik tespit ile yaklaşalım. “İhtiyatlı İyimserlik.” Bu bakımdan Sayın Lute'nin Garantör ülkelerle teması ve iki tarafla yaptığı görüşmelerde elde ettiği tespitleri, BM Genel Sekreterine de ifade edecek. Eylül’de iki liderle ayrı ayrı yapacağı görüşmeler sonrası, üçlü zirvenin oluşması mümkün olabilir.
Yani süreç kısık ateş üzerinde mayalanmaya girdi. Olgunlaşır mı? Yoksa kısık ateşte dahi olsa dibi tutar veya yanar mı? Bunu elbette ki zaman gösterecek. Ama bunun olgunlaşması, her halükarda iç dinamiklerin, yani iki tarafın göstereceği yapıcı katkıya bağlıdır. Ama bu kısık ateşi, iki tarafta da açmak isteyenler var. Bu bakımdan yine iki tarafın sağduyu sahibi kesimlerine görev düşüyor.
Şu anda basına yansıyanlara göre; Referans kriterlerinde iki taraf; 11 Şubat 2014 Ortak Belgesi, Crans Montana’ya iki tarafı götüren yakınlaşmalar ve 30 Haziran tarihli Guterres Belgesi temelinde buluşmuşlar. Bu sızanı onaylayanı görmedik. Ama reddedeni veya hayır diyeni de duymadık.
O zaman bizdeki tüm şamatacılara hatırlatalım. Crans Montana sonrası Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı, BM Genel Sekreteri Sn. Guterres'in belgesi temelinde görüşme önermişti. Buna Sn. Anastasiadis olumlu bakmamış ve fasariya çıkarmaya oynamıştı. Sn. Akıncı’nın önerisine, 30 Haziran’daki değil Temmuz’daki Belge esas olmalı demişti. 30 Haziran mı, Temmuz mu diye çıkartılan fasariya nedeni ile öneri itibar kaybetmişti. Şimdi 30 Haziran olduğu Sn. Lute'nin bu temasları ile netleşti. Bu önemli.
Ancak her iki tarafta da Sn. Lute'nin temasları ile oluşan ve içinde yeni bir sürecin gelişmesi potansiyeli taşıyan gelişmelerden hoşnut olmayanlar var. Bunlar bu sürecin kesilmesini istiyorlar.
Bunların tümünü, İngiltere'deki Brexit liderlerine benzetiyorum. Onlar İngiltere’de gerçek dışı söylemlerle halkın korkuları ve ön yargılarına oynayarak, Brexit'i referandumda az farkla kabul ettirdiler. Bunların en hararetlisi olan Sayın Boris Jonson Başbakan oldu. Ancak şimdi o da, koca İngiltere’de boşlukta sallanıyor. Çünkü önüne ardına bakmadan tarihsel kibir, halkın korkuları ve ön yargıları ile oynayarak bu sonucu elde ettiler. Sonrasına dair akıl dolu bir programları yoktu.
BM sürecini ve BM Parametrelerine dayalı Federal Çözüm zeminini yok etmeyi hedefleyen bizdekilerin, İngiltere’deki bu gözü kapalı Brexitcilerden hiç farkları yoktur.
BM sürecini yok edip; bunun yerine, Kıbrıs’ın iki toplumunun; Garantör ülkeler, Avrupa, BM ve bölge ülkelerinin karşılıklı kabul edebileceği hiçbir alternatifleri yok. Hatta ortak bir görüşleri dahi yok.
Kısacası bunların, halkın korkuları ve önyargıları ile oynayarak, İngiltere’yi bilinmeyene sürükleyip Brexit'le ne yapacağını hala öngörmeyenlerden hiç farkı yok. Bilinen zemini geliştirmek; korkulara ön yargılara dayanarak, pusulasız bir şekilde bilinmeyene girmekten iyidir. Bu nedenle BM temelini yıkmak isteyen Kuzeyin ve Güneyin bağnazları, İngiltere’nin öngörüsüz Brexitcilerinin ülkelerini ve insanlarını içine soktukları bu çıkmazı iyice görsünler. Aynı felakete bu ülkeyi ve insanlarını sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur.
Brexit, Lute ve bilmeyen bilenler
Paylaş