Berlin’de gerçekleşen görüşme önemli bir zemin getirdi. Bunu iyice değerlendirmek gerekir. Berlin’de iki liderle yaptığı görüşme sonrası BM Genel Sekreterinin açıkladığı hususlar, ciddi mesajlar vermektedir. Siyasi eşitlik ile iki taraf arasında oluşan yakınlaşmaların ifade edilmesi ve Guterres göstergelerine vurgu yapılması. Ayrıca 5’li konferansın hedef olarak konması ve Genel Sekreterin inisiyatif alacağını ifade etmesi önemlidir.
Üstelik BM Genel Sekreterinin siyasi eşitlik ve etkin katılım konusunda açıklamasında, 716 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına doğrudan atıf yapması ciddi bir noktadır, çünkü 716 sayılı karar, siyasi eşitlik ve etkin katılım konusunda en esaslı ve temel BM karardır. Buna doğrudan atıf yapılması bu konudaki tezin evrensel kabul gördüğünün yeniden kesin ifadesidir. Söz konusu karar siyasi eşitliği tanımlarken; aynı zamanda Federal Kıbrıs’ı oluşturacak olan Kurucu Devletlerin bir birinin eşiti olduğunu da ifade etmektedir.
Berlin’deki bu açıklama, Crans Montana sonrası siyasi eşitliği, etkin katılımı yok sayarak görüşmeleri tıkayan Sayın Anastasiadis'in bu tavrının evrensel tepki aldığının göstergesidir.
Bunu sağlayan, tüm olumsuzluklara karşın BM Parametrelerine dayalı bir çözüm sürecinde ısrar etmemiz oldu. Ancak bütün bu olumlu noktalara karşın Berlin buluşmasının zayıf yanı da var. Bu zayıf yan ise somut bir takvim içermemesidir. “Sonuç odaklı“ görüşme ifadesi vurgulansa ve görüşme süreci için eskisi gibi olmayacak dense dahi, “ucu açık olmayacak” ifadesinin Sayın Guterres’in açıklamaların da somut olarak yer almaması, Berlin buluşmasının eksik tarafıdır. Olayı, olumlu ve eksik yanları ile ele alıp, siyaseten geliştirmeyi gündeme almak gerekir.
Ancak gelişmeler bunu yine esaslı olarak ele alamayacağımızı göstermektedir. Çünkü Başbakan ve Dışişleri Bakanı bu gelişmeleri yok sayma eğilimindedir. Cumhurbaşkanı ise, oluşan olumluluklara karşın, bu eksiklikleri ele alacak bir toplumsal seferberliğe öncülük yapmak yerine, gelişmeleri, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini işaret ederek, seçim sonrasına havale etme mesajı verdi. Bu Crans Montana sonrası, “Bizim neslin son çabası” deyip; çıkmaza oynayan Sayın Anastasiadis'in iki sene ipe un serme işine girmesi gibi bir şey getirir mi?
Açık olan gerçek, zamanın çözüm için zehir olduğudur. Bu yüzden durmak beklemek doğru değildir.
Öncelikle bu sonucu, tüm siyasi güçlerin seçim hesabı yapmadan ele alması gerekir. Geçmişimiz seçim hesapları ile atılan veya atılamayan adımların acı sonuçları ile doludur. Örneğin 2010 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Sayın Eroğlu; “Talat'ın verdiği tavizleri geri alacağım” diye kampanya yaptı. Ama seçim bitip, göreve başladıktan hemen sonra ise, “Talat'ın bıraktığı yerden devam edeceğim“ dedi. Arkasından da 11 Şubat 2014’te Sayın Anastasiadis ile Federal Çözüm ilkesini en kapsamlı olarak ele alan Ortak Belgeyi imzaladı.
Bu gerçeği unutmadan, seçim sonrası başlayacak temelin bu Berlin zemini olacağını bilerek, olayı ele almak gerekir. Eksik noktayı geliştirmek ve öncülüğü ele almak için seçim hesaplarının ötesinde toplumsal faydayı ele alacak işleri geliştirmeliyiz.
Bu konuyu kendi içimizde ortak paydaları ve Türkiye ile diyalogu canlı tutarak ele almalıyız. Hele ikincisi çok önemli. Çünkü 5’li konferansın hedef olduğu mesajı verildi. Bu Türkiye ile çözüm odaklı ortak payda geliştirme zorunluluğunu dünden daha da önemli kılmaktadır. Berlin buluşması geleceğimize dönük ciddi bir köprübaşı sağladı. Bunu sağlamlaştırmak önümüzde durmaktadır.
Berlin buluşmasının değerlendirmesi
Paylaş