Varlığımızı koruyan, bize fedakarca her konuda yardım eden, anavatana ve yetkililerine karşı kötüleyici, kırıcı ,yayınlar ve eylemler yapılmasını haklı gösterebilecek hiçbir neden yoktur.
Geçmişte solcu geçinen bazı kişilerin, Sovyetlerin dağılmasından sonra aniden batılı emperyalistlerle sıkı fıkı olması, Avrupa aşkı ile yanıp tutuşması, egemenliğimize, özgürlüğümüze ve devletimize karşı cephe alması, her koşulda güneyle birleşmemizi savunması ve ENOSİS’e sıçrama tahtası olarak kullanılacağı aşikar olan federasyon safsatasıyla Rum’a yamalanmamız için mücadele etmesi tesadüfi mi?
Bazı kişilerin sürekli olarak anavatan yetkililerine saldırması, onlara hakaret etmesi, halkımızı dayanaksızca ve nankörce anavatana karşı kötüleyip kışkırtması, anavatandan koparılmamız için her yola başvurması haklarımızın çıkarlarına aykırı değil mi?
Bazı yolunu şaşırtmışların bir yandan haksızca anavatana saldırırken, öte yandan tutum ve açıklamaları ile batılı emperyalistler ile Rumların tezlerine hizmet etmesi, nasıl açıklanabilir?
AB üyesi olan Rum yönetimi; göstermelik STK veya siyasi parti kurularak, yabancı çıkarlarına hizmet etmesine, yabancıların maddi desteği ile uluslar arası formlara katılıp Türk ulusal davasını destekleyen demeçler vermesine göz yumar mı?
Rum kesiminde; Yunanistan’a ve yöneticilerine herhangi bir kişi ve STÖ yöneticisinin hakaret ettiği, güneyi ziyaret eden Yunanlı yetkililer aleyhinde eylem yaptığı görüldü mü?
Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde STÖ’nin tüzüklerinde belirtilen konular dışında faaliyet göstermesine göz yumulmaz. Düşman tarafından ‘Truva atı’ olarak kullanılmalarına izin verilmez.
KKTC’de bazı STÖ’lerin çok yararlı hizmetler yaptığı inancındayım. Fakat ülkemizde bazı sivil toplum örgütlerine karşı, büyük hoşnutsuzluk olduğu inkar edilemeyen bir gerçektir
Aşırı ideolojik tutumları, asli görevleri yerine politika ile ilgilenmeleri, yerli yersiz grev ve eylemlerle vatandaşların günlük yaşamlarını sıkıntıya sokması nedeniyle, bazı STÖ’lerin, ekonomik kalkınma ve halkımızın varlığı için, ciddi tehdit olduğu görüşü yaygınlaşmaktadır.
Demokrasi herkesin istediğini yapması olmadığına göre, ulusal çıkarlarımıza aykırı olan, anavatanla aramızın açılmasını amaçlayan yayın ve eylemlere göz yumulmamalı.
Anayasamızın 11.maddesine göre: ‘Temel hak ve özgürlükler, özüne dokunmadan, kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlak, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle ancak yasalarla kısıtlanabilir.
Anayasamızın, düşünce özgürlüğünü düzenleyen 24. maddenin öngördüğü düzenleme şu şekildedir.
“Herkes, düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahiptir; kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Düşünce suçu yoktur. Söz ve anlatım özgürlüklerinin kullanılması, yalnız ulusal güvenlik, anayasal düzen, kamu güvenliği, kamu düzeni, genel sağlık, genel ahlak yararı için veya başkalarının şöhret veya haklarının korunması veya bir sırrın açıklanmasının önlenmesi veya yargının otorite veya tarafsızlığının sürdürülmesi için gerekli ve yasanın koyduğu yöntemlere, koşullara, sınırlamalara veya cezalara bağlı tutulabilir”.
Batılı emperyalist ülkelerde, Gazze’deki saldırılar aleyhinde açıklama, yayın ve eylem yapanların cezalandırılması, ulusal çıkarlar nedeniyle özgürlüklerin kısıtlanabileceğini gösterir.
Bu nedenle, anayasamız uyarınca; acilen ulusal davamız, değerlerimiz ve tek dayanağımız anavatan karşıtı eylem ve yayınların suç sayılmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Batılı ülkelerde özgürlükler
Paylaş
FD 13 Ay Önce
Nankor her zaman nankör.