Yaklaşık çeyrek asırdan beri ülkemizde yaşayan ve çocukları vatandaş olan bir soydaşımızın adadan atılmasını haklı gösterecek hiçbir neden yoktur. Çünkü böyle özel durumlar olabileceği düşünülerek, bakanlar kuruluna vatandaşlık vermek hakkı tanınmıştır.
Maalesef bu olay nedeniyle, anavatandaki soydaşlarımızın gözünde imajımıza gölge düşürüldü. Ayrıca basiretli bir nüfus politikamız bulunmadığı gözler önüne serildi.
Geçmişten günümüze, Rumların bize karşı kullandığı en etkili ve en güçlü silahı, nüfus üstünlüğüne sahip olmalarıdır.
Eğer, nüfusumuz dörtte bir yerine en az yarı yarıya olsaydı, 1963’te Rumların ortaklık yönetimine tek taraflı el koymaları ve silahlı mücadelede üstünlük sağlamaları kolay olmayacaktı;
Nüfus avantajlarının ellerinden alınması durumunda Rumlar, şimdi yaptıkları gibi Kıbrıslı dedikleri zaman, sadece Rum halkını kastedemeyecek;
Rum tarafı adada nüfusun belirleyici rolünü kavradığı için, sürekli dışarıdan göç alarak ve çok çocuklulara bazı haklar sağlayarak aramızdaki açığı daha da büyütmeğe çalışıyor.
Basiretli nüfus politikaları sonucu, doğurganlık oranının bizden fazla olmamasına rağmen, 1963’de 360,000 dolayında olan nüfuslarını, halen milyona çıkardılar.
1963’ten sonra Güneye giden Yunan asıllılara hiç sorun çıkarmadan vatandaşlık verilmektedir. Yüz binlerce Pontuslu vatandaş yapıldı. İsteyen Yunanistanlı güneye yerleşebilmektedir.
Türk halkının, Rum çoğunluk içinde Kıbrıslılık adı altında eritilmesini isteyen içimizdeki yolunu şaşırtmışlar da, nüfus dengesinin Rumların aleyhine değişmesini engellemek için canla başla uğraşıyor.
Nüfusumuzun artmasını engellemek isteyen kişi, örgüt ve siyasiler; Ülkemizdeki bir çok sıkıntı ve sorunun nüfusumuzun az olmasından kaynaklandığı gerçeğini ters yüz çevirerek, tüm ekonomik sıkıntıları nüfusumuzun artmasına bağlıyor.
Oysa gerçekte ekonomik sıkıntılarımızın sebebi, nüfusumuzun çok olması değil, az olmasıdır. Çünkü az nüfus; az talep, az üretim, az iş alanı, az istihdam ve az vergi geliri demektir. Tüm ekonomik sektörlerdeki üretimin artması, özel işletmelerin iş hacminin büyümesi, devlet dışında istihdam olanakları yaratılması ve devletin harcamalarını karşılayacak kadar gelir elde etmesi, öncelikle nüfusun artmasına bağlıdır.
Maalesef ulusalcıların oyu ile makamlara getirilen siyasi partiler bile, nüfusun belirleyici rolünü kavrayamadığı ve uzun vadeli nüfus politikaları bulunmadığı için, nüfusumuzun artmasını istemeyenlerin etkisi altında hareket ediyor.
Böylece ülkemizde doğan, okullarımızda okuyan, ekonomimizi ayakta tutan, ülkemizi artık vatanı olarak gören ve bizimle kaynaşan on binlerce kişiyi ülkemizden kaçırıyor.
Adadaki varlığımızı sürdürmek istemiyorsak, artık aklımızı başımıza toplamamız, BASİRETLİ nüfus politikası belirlememiz ve nüfusumuzu Rumlara paralel olarak artırmamız şarttır.
Basiretli bir nüfus politikamız olmalı
Paylaş