Kişisel görüşüme göre ülkemizdeki tüm sıkıntı ve sorunların başlıca kaynağı basiretsizliktir.
Basiretsizlik yüzünden, siyasiler popülizmi, halkımızın çoğunluğu da oy kullanırken kişisel çıkarını ön planda tutar. Sonuçta, sorunların sarmalında perişan oluyoruz.
Basiret, ‘olanları, olacakları ve gerçekleri önceden sezebilmek, uzağı görmek, sezgili olmak ve buna uygun hareket etme yeteneğidir. Kime neyi, ne zaman, nerede, nasıl söyleyeceğini ve ne şekilde davranacağını bilmektir. Akıl nimetini en verimli bir şekilde kullanmaktır.
Sorunlardan kurtulmamız için basiretli davranmalıyız. Gerek halkımız, gerekse bizi yönetmek amacı ile seçtiğimiz kişiler gelecekle ilgili kararlarında, farklı senaryoların nasıl ve nereden çıkabileceğini düşünmelidir.
Vatandaş seçimlerde öngörülü davranarak ülkeye yararlı hizmet verebilecek niteliklere sahip kişileri tercih etmeli.
Kişisel maddi çıkarlarını, ideolojik saplantılarını ve yakınlık bağını ön planda tutarak hareket etmesi durumunda, meydana gelebilecek olayları tahmin etmeli ve sonuçta hem ülkenin hem de vatandaşların sıkıntı çekeceğini tahmin etmeli.
Halk tarafından seçimle göreve getirilen yetkililer de basiretli, sağduyulu olmalı. Tüm kararların sonuçlarının neler olabileceğinin farkında olmalı.
Devleti yönetenlerin ‘aldandık veya böyle olacağını tahmin etmedik’ diyerek sorumluluktan sıyrılması mümkün değildir.
Basiretin yararı, bugünden geleceğe hazırlanmayı sağlayacak, farklı trendlerin belirlenmesine yaptığı katkıdır.
Geleceğe hazırlanabilmek ve geleceği şekillendirmek için, gelecekte neler olabileceğini tahmin etmek, düşünmek gerekir
KKTC’de günü birlik yönetim anlayışının benimsenmesi sonucu, ekonomik, siyasi sosyal sorunların çözümünde, başarı elde edilmesi mümkün olmamıştır.
Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye ile işbirliği yapmak yerine ideolojik saplantılarla hareket etmek, basiretli bir davranış olamaz. Çünkü anavatanın yanımızda olmaması ve bizi desteklememesi durumunda, ne Rum ne de uluslararası kuruluşlar ile yabancılar, bizi muhatap bile kabul etmeyeceği bilinmelidir.
Öte yandan Anavatanın vereceği maddi yardımların, verimli, amacına uygun, yararlı ve bir işe yaraması için kullanılabilmesi için, mali protokolün imzalanması koşulunu hükümetin kabul etmemesinin de basiretli bir tutum olmadığı görüşündeyim.
Yunanistanlıların güneye yerleşme hakkına sahip olması karşısında, KKTC siyasilerinin, kuzeyli soydaşlarımıza vatandaşlık verilmesine karşı çıkmasının ve nüfusumuzun artmasını engellemesinin, gelecek nesiller tarafından basiretsizlik örneği olarak anılacağı görüşündeyim.
Hele anavatanla aramızı açmak ve bizi anavatandan koparmak çabasında olanların basiretli davranmamaları bir yana bindikleri dalı da kesmektedirler.
Anavatanın yanımızda olmaması durumunda; şimdi elde edebileceğimiz devlet makamlarını rüyamızda bile göremeyeceğiz. Rum, anavatan düşmanlığına öncülük edenlere muhtarlık bile vermeyecek. Basın yayın kuruluşları varlıklarını sürdüremeyecek, Rum sendika ve STÖ’lere üye olmamız dayatılacak. Şimdi Avrupa Parlamento seçimlerinde olduğu gibi, Rum siyasi partilerinde aday olmamız şart koşulacak.
Siyasi iktidarın da, maaşları ödeyebilmek amacı ile sürekli ve hesapsızca vergileri artırması, basiretli bir uygulama değildir. Yaşamın pahalılaştırılması; üniversitelerin ve turizm sektörünü olumsuz yönde etkileyecek. Üretim ve tüketim dengesi bozulacak, ekonomik kriz daha da büyüyecek ve sonuçta devletin vergi gelirleri azalacak.
Basiret
Paylaş