Son yıllarda şiddet ve cinayet suçlarındaki artış, ülkemizin imajına gölge düşürmesi yanında, vatandaşlarımızın huzurunu da kaçırmaktadır.
Yakın geçmişte bir Afrikalı öğrencinin Mağusa’da, bir Afrikalı öğrencinin de Lefkoşa’da hunharca katledilmesi, ciddiyetle ele alınması gereken bir sorundur.
Konuya ideolojik saplantılarla bakan bazı kişilerin, asayiş sorununu Türkiye’den kimlikle girişlere bağlamaktadır. Bazı kişiler de suçlardaki artışın, kuzeyden gelen işçilerden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Ancak böyle değerlendirmelerin yanlış ve kolaycılığa kaçmak olduğu görüşündeyim. Çünkü ülkemize pasaportla giriş yapanlar ve KKTC vatandaşları da suç işlemektedir
Bu nedenle asayiş konusunda yapılması gereken, suç işlenmesini caydırıcı önlemlerin alınmasıdır.
Fakat çeşitli nedenlerle, geçmişten günümüze hükümetler maalesef asayiş konusu ile fazla ilgilenmemektedir.
Oysa, ülkemizde çeşitli ülkelerden gelen 50 bin dolayında yabancı öğrenci ve Uzak Doğulu 100 bin dolayında yabancı işçi bulunması nedeniyle, asayiş konusuna özel önem verilmesi gerekir.
Kimseyi suçlamak niyetinde değilim. Fakat, halen sokaklar sahipsiz ve suç işlenmeye oldukça uygundur. Yasalara uymak, adeta herkesin tercihini bırakılmıştır.
Mevcut koşullarda suç işlemeye meyilli kişiler, pervasızca yasa dışı eylemler sergileyebilmektedir.
Uygar ülkelerde, temel yaklaşım, polisin suçları işlenmeden önce, kendiliğinden ve proaktif bir anlayışla harekete geçmesi ile önlemektir.
Polisin özellikle sokaklarda, halka açık yerlerde, üniformalı olarak devriye hizmeti sunması, varlığını hissettirmesi, önleyicilik ve caydırıcılık bakımından şarttır.
Her yerde polisin bulunduğu izleniminin oluşturulması ile potansiyel suçluların yakalanma riski yüksek tutulabilecek ve suç eylemlerinin gerçekleştirilmesi azaltılabilecektir.
Özellikle Polislerin üniformalı devriye hizmeti yapması temelde önleyicilik yanında, aynı zamanda herhangi bir olayın meydana gelmesi durumunda, en kısa zamanda ve emniyetli şekilde olaya müdahale etmek suretiyle suç sanıklarını yakalamak bakımından da yararlıdır. Ayrıca önceden önlem almak suretiyle suç işlenmesinin büyük bir kısmı önlenebilmektedir.
Denetim gözetim hizmetlerinin yeterince yapılmaması, personel yetersizliğinden kaynaklanıyorsa, ihtiyaç duyulan sayıda personelin idari tasarruf yöntemi ile memur fazlalığı olan kuruluşlardan aktarma yapılarak karşılanması zor değildir.
Güvenlik ile ilgili Teknik donanım gereksinimlerimizin de talep edilmesi durumunda, anavatandan sağlanması herhalde mümkündür.
Bazı kişilere göre ülkemizde suç işlenme oranı, Rum kesimi ve başka ülkelere kıyasla fazla değildir. Ancak küçük bir ülkede, şiddet ve suç işlemenin caydırılması da büyük ülkelere göre daha kolaydır.
Ayrıca asayiş sorununun, ekonomimizde önemli yeri olan Üniversitelerimiz ile öncü sektör olan turizmi olumsuz yönde etkileyebileceği göz ardı edilmemeli.
Bu nedenle siyasi iktidarın artık ülkemiz, ekonomimiz ve halkımız için olağanüstü önem taşıyan bu sorun karşısında, ciddi çalışmalar yapmalı ve caydırıcı önlemler almalı.
Sorunun çözümü için, asayiş konusunda oldukça deneyimli ve başarılı olan anavatandan da acilen destek almamızın yararlı olacağı inancındayım.