KKTC’de seçilmiş ve atanmış yetkililerin yasaları uygulamadaki umursamazlığından yararlanan bazı kişilerin, anavatan düşmanlığının dozunu her geçen gün biraz daha artırdığı dikkati çekmektedir.
Bazı siyasilerin de ‘ne Rum’a yamalanmak ne de Türkiye’nin ili olmak istemediklerini’ söylemelerinin de anavatan düşmanlığını misyon kabul edenlerin ekmeğine bal sürdüğü görüşündeyim. Çünkü bize ana şefkati ile her konuda fedakarca yardım eden anavatanımız, bizi düşman gören, nefes almamızı bile engellemek isteyen Rum’la aynı kefeye konulmaktadır.
Anavatana karşı sürdürülen düşmanca, dayanaksız, haksız suçlamaların, ayıp sayılabilecek yakıştırmaların ve hakaret derecesine varan açıklamaların, Kıbrıs Türk halkının ezici çoğunluğu tarafından onaylanmadığı aksine nefretle karşılandığı biliniyor.
Demokratik hukuk devletinde kişi ve Sivil Toplum Örgütleri yetkililerinin düşüncelerini özgürce açıklamaları engellenemez. Ancak, bu konuda sınırların ve yetkilerin üzerine çıkılmamasına özen gösterilmeli.
Özellikle; sistemli, planlı ve bilinçli olarak sırf anavatan ile Kıbrıs Türkünün arasının açılmasına, ulusal davamızın baltalanmasına ve geleceğimizin zarar görmesine yol açabilecek düşmanca açıklamalar, hakaretler ve faaliyetler demokratik özgürlük ve hak kabul edilemez.
Halen ülkemizde sürdürülen anavatan karşıtlığının altyapısının; geçmişten günümüze Güneydeki yönetimin yoğun propagandası, dış güçlerin sistemli çalışmaları ve çeşitli nedenlerden dolayı bunlara yardım eden içimizdeki işbirlikçiler tarafından hazırlandığı biliniyor.
Bu faaliyetlerin amacının da; anavatanla aramızı açmak, bizimle ilgilenmesini engellemek, Kıbrıs Türkünü korumasız bırakmak ve böylece Rumların istediği şekilde bir anlaşmayı kabul etmek zorunda bırakılmak olduğu da aşikârdır.
Ülkemizdeki bu üzücü olaylar karşısında, Amerikan diplomatlarının raporlarını açıklayan WikiLeaks kurucusu Julian Assenge’nin, uyduruk gerekçelerle tutuklanması ve susturulmasına çalışılmasından, demokrasiyi yanlış yorumlayan KKTC’deki politikacı ve entel liboşların gerekli dersi alması gerektiği görüşündeyim.
Özellikle, en küçük olaylar karşısında demokrasi koruyucusu kesilen Avrupa Birliğinin, WikiLeaks yöneticilerine karşı yapılanlar karşısında sessiz kalması, düşündürücü ve ibret vericidir. Bu gerçek, batılı demokratik ülkelerde de, ulusal çıkarların her şeyin üzerinde tutulduğunu göstermektedir.
Ülkemizde halen anavatan karşıtlığının liderliğine soyunan kişilerin çoğunun, devletten aldıkları maaşlarla, gelecek kaygısından uzak, refah içinde yaşayanlar olduğu biliniyor.
İşte bu nedenle, anavatana hakaret eden ve devlet memurluğu ile bağdaşmayan çirkin ve olumsuz tutum içinde olan bu kişilere karşı, politik iktidarların gösterdiği hoşgörü, halkı olarak böyle davranışların anavatandan daha fazla yardım sağlamada baskı unsuru olarak yararlanıldığı kuşkularına yol açıyor.
Güvenli geleceğimiz bakımından siyasi iktidarlar anavatanla aramızı açmak çabasında olanlara daha fazla hoşgörü göstermemeli.
Anavatan düşmanlığı…
Paylaş
Aziz M KENT 4 Yıl Önce
SN ORHAN AYDENIZ soylediklerinize Katilirim ANAVATAN DUSMANLIGI Artarak devam ediyor yaziklar olsun siyasiler nerde kaldi saygilarimla