New York’taki BM açılışı, pek çok sorunun ele alındığı evrensel bir tartışma zemini oldu. Kıbrıs sorunu da sorunlar yumağında önemli bir konu olarak yeniden yer aldı.
BM zemininde Türkiye Cumhurbaşkanı ve Yunanistan Başbakanının görüşmesi olumlu oldu. Ama Güney Kıbrıs’ın kimi bağnazları buna hoşnutsuzluk beyan etti. Bunlar iki liderin yaptığı görüşmede Kıbrıs sorunu yanında mülteci meselesinin ele alınmasına maraz ettiler. Halbuki Orta Doğu’daki çatışmaların sonucu olan bu ağır soruna dair, iki ülkenin işbirliğinin olması çok yararlıdır. Bunun gelişmesi insani boyutun yanı sıra; Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz’deki gerilimlerinin azalmasına yol açar.
Sayın Anastasiadis’in BM kürsüsünden yaptığı konuşma...
Konuşmasında; İki Bölgeli, İki Toplumlu, Siyasi Eşitlik temelinde Federal Kıbrıs çözümünden söz etti. Muhtemel görüşme süreci zemini ile ilgili olarak; 11 Şubat 2014 Ortak Belgesi, 30 Haziran tarihli BM Genel Sekreterinin Göstergeleri ile Crans Montana'ya yani 5’li zirveye gidene kadar, iki toplum arasında görüşmelerde varılan mutabakatlar olduğunu vurguladı. Bu önemlidir.
Çünkü Sayın Anastasiadis o kürsüye çıkana kadar, bu söylediklerinin tümünü sulandıran, tartışan ve tartıştıran bir liderdi. Peki ne oldu da bunları dile getirdi? Çünkü BM zemini ile parametrelerinden ayrılma ve Crans Montana sonrası takip ettiği olumsuz tutumun evrensel tepki aldığını gördü. Ayrıca son seçimde bu tavrı almasının en büyük destekçisi olan İsrail Başbakanı Sayın Netenyahu ikinci çıktı. Seçim sonrası ABD Başkanı Sayın Tramp'ın ise, “Biz Netenyahu ile değil İsrail Devleti ile işbirliği yaparız“ mesajı ile destekçisinin bir ayağının havada kaldığını gördü.
Dolayısı ile aylardır, BM parametrelerinden ve Federal Çözümden artık vazgeçmek gerekir diyerek Kuzey Kıbrıs ‘ta kopartılan vaveylanın da tehlikeli olduğu yine açığa çıktı. O parametrelerin güçlü temeli, Sayın Anastasiadis'i esas raya dönmek mecburiyetinde bıraktı. Bizim, geçmişte o parametrelerin dışına çıkarak yaşadıklarımızı, şimdi Sayın Anastasiadis yaşadı.
Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın bu konuşmaya dönük yaklaşımı oldu. Sayın Akıncı, Sayın Anastasiadis'in konuşmasının olumluluğuna kendi üslubu ile vurgu yaptı. Fakat bir de eleştiri getirdi. ‘Guterres Belgelerinde de yerini bulan 2/1 Dönüşümlü Başkanlığa vurgu yapmadı. Buda bunu hala içine sindirmediğini gösterir’ dedi. Bu tespitinin doğru yanı var. Zira Sayın Anastasiadis, Crans Montana sonrası bizzat Sayın Akıncı’nın gündeme getirdiği 30 Haziran tarihli Guterres göstergelerinin de temel olduğu yeni bir görüşme süreci ile ilgili önerisini duvara asarken, siyasi eşitlik ve etkin katılım yaklaşımlarını da tartışmaya açmış ve 30 Haziran değil, 4 Temmuz göstergeleri demişti. Ama BM Güvenlik Konseyi son kararında ve Genel Sekreter de açıklamalarında 30 Haziran’a vurgu yaptı. Dönüşümlü Başkanlık meselesi de esas burada var.
Anastasiadis şu veya bu gerekçe nedeni ile yanlıştan BM kürsüsünden böylesi bir geri adım attı. Bunun için şimdi görev BM Genel Sekreterine düşüyor. Taraflar hakikaten Crans Montana’ya kadar oluşan mutabakatları kabul ediyorlar mı? Biz de bağcı dövmek değil, üzüm yemek peşinde olmalıyız.
Rusya da yazılı açıklama yaptı. İki Bölgeli. İki Toplumlu, Siyasi Eşitlik içinde Federal Kıbrıs’a vurgu yaptı. Ekstra olarak ise, ‘Tek Egemenlik, Tek Vatandaşlık, Tek Uluslararası Temsil’ konusuna da özel bir vurgu yaptı. Bu, Kıbrıs’ta ayrı devlet ve BM parametreleri ortadan kalksın diye tavır geliştirmeye çalışan Kıbrıs Türk Toplumunun içindeki kimi çevreleri sarsması gerekir.
Sayın Akıncı’nın, Sayın Guterres ile yapacağı toplantıdan sonra, 3’lü zirve gelişebilir. Bu yaşananlar, dünya indinde BM parametreleri temelinde iddiasını kararlılıkla sürdüren tarafın yol alabileceğini bize yeniden gösterdi. Bundan şaşmak, bizi Anastasiadis'ten daha da zora kor.
Anastasiadis kürsüde ve Akıncı’nın eleştirisi
Paylaş