Sayın Anastasiadis yaptığı açıklamada, ”Türkiye ile iyi ilişkileri kurmak ve geliştirmek istediğini“ söyledi. Evet, buna şahsen ben itiraz etmem. Her ne kadar bu açıklama üzerine Kuzeyde haklı gerekçelerle “devre dışı kalıyoruz” endişeleri ifade edilse de buna prensip olarak karşı çıkmam.
Ancak klasik olanı da yazmam lazım. Buda “AMMA” sözüdür.
Çünkü, ayni Sayın Anastasiadis, Kıbrıslı Türklerin federal çözümdeki siyasi eşitliğine ve federal devletteki etkin katılım hususuna karşı çıkarken bunun, tam tersini söylüyor.
Diyor ki “Etkin katılım Türkiye’nin kurulacak Federal Devlete dönük müdahale edeceği bir zemindir.” Etkin katılım ve siyasi eşitlik olgusuna dönük ise, bunu Kıbrıs Rum Toplumu içinde şeytanlaştırmak için , “ 3. bir ülkenin Kıbrıs’ın iç işlerine müdahalesi olacak “diyerek “Göz Bağcılığı” da yapıyor.
Hem Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak istediğini söylüyor, hem de Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğine karşıtlığını, Türkiye üzerinden yapıyor.
Bu tavra ikiyüzlü diyebilirsiniz.
Ancak ben bunu ayni zamanda şöyle de okurum. Eğer bu topraklarda yaşayan Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği ve etkin katılımı olmaz ve Rum Toplumunun dominant olduğu üniter bir devlet olursa, ben Türkiye ile ilişkileri seve seve ilerletirim demek istiyor diye de okurum.
Yani esas karşıtlığı, siyasi eşitliği ve etkin katılımı içeren Federal Kıbrıs çözümünedir.
Sayın Anastasiadis’in bu tavrı gerçekte Kıbrıs Türk Toplumuna hakaret içermektedir. Bu tavrı ile açıkça demek istediği Kıbrıslı Türklerin kendi kimlikli duruşları olmadığıdır… Bir yandan bunlar Türkiye’nin güdümündedirler diyor.. Yani, Kıbrıslı Türklerin toplumsal kimliklerine hakaret ediyor.
Öte taraftan da iyi ilişkiler kurmak istediğini söylediği Türkiye’yi de suçluyor.
Sinek gibi demişlerdi...
Sayın Anastasiadis, bilesin ki zamanında Kıbrıslı Türklerin tarihi lideri, onların gözünün içine bakarak tüm topluma, “sinek gibisiniz” demişti. Yani bu toprakların geleceğinde sizin etkiniz ve sözünüz olamaz, ne olacaksa Türkiye’den gelecek demek istemişti.
Ancak on binlerce insan, meydanlara dökülmüş ve “sinek değiliz; varız, varlığız ve var olacağız “ diyerek tüm dünyanın şaşkın bakışları arasında adanın geleceğinin belirlenmesinde etkin özne olduğunu göstermişti.
Şimdi sen yanılıyorsun Sayın Anastasiadis “Etkin katılım ve siyasi eşitliğe” karşı çıkmak için bu toprakları vatan bilen, ana dili Türkçe olan tüm insanları, yani kendi ortaklarını, vatandaşlarını aşağılıyorsun. Ancak yine da yazmak isterim.
Evet, Sayın Anastasiadis, bu sözünle ustaca bir siyaset izledin. Bir yandan sağ görüşlü Kıbrıslı Türkleri, öte taraftan sol görüşlü Kıbrıslı Türkleri tüm topluma hakaret ederken bu hakaretine dönük suskun kalma becerisini gösterdin.
Çünkü sağcıların bu konuda konuşmayacağını, solcularında günlük siyasette izlenen tutumlardan ötürü şikayetlerini bildiğin için, bu açıklamaların şimdilik yaygın suskunlukla karşılandı.
Ancak bilesin ki Sayın Anastasiadis, 2003' te kendi tarihi liderleri tüm topluma dönük olarak “ sinek gibisiniz “dediğinde meydanlarda; 80 binlik kitleler halinde toplanan sağ ve sol görüşlü Kıbrıslı Türkler, “varız, varlığız, Federal Çözüm isteriz“ diye ortak olarak, birlikte haykırmışlardı.
Bu nedenle Sayın Anastasiadis, göz bağcılığı yapmaktan vaz geç. Senin kadar Kıbrıslıyız, senin kadar aklımız var. “Ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol…” Federal çözümü savunacaksan savun, bu uydurma sözlerle değil, karşı isen, açıkça karşı çık.
Üstelik Sayın Anastasiadis, eğer barış istiyorsak hep birlikte şunu bileceğiz.
Hem Kıbrıslı Türklerin ve Rumların ortak çıkarlarını, hem de bizimle birlikte Türkiye ve Yunanistan'ın ortak çıkarlarını ve işbirliklerinin odak noktalarını yakalayacağız.
Kıbrıslı Türksüz çözüm. Kıbrıslı Rumsuz çözüm olmaz. Ne ayrılıkçılık, ne de Hâkimiyetcilik ile de bu topraklara huzur gelmez.
Göz Bağcılığı değil, gerçekten Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan'ın ortak çıkarları ve işbirliğini sağlamak için çabalamalıyız.
Anastasiadis'in göz bağcılığı
Paylaş