Kıbrıs sorununun ‘bir şekilde’ çözüleceğini artık herkes biliyor...
Öncelik; iki toplumlu bir federasyondur...
Federasyonun nasıl olacağı ise ‘Ortak Metin’ ile garanti altına alındı...
Bizim taraf bu metni ‘farklı şekilde’ yorumlasa da, Rumlar ve yabancı diplomatlar aynı değerlendirmeyi yapıyor...
Onlara göre metnin anlamı şudur:
“Tek devlet, tek vatandaşlık ve tek egemenlik...”
Yani ileride herhangi bir sorun yaşansa da ‘ayrı devlet’ ilan edilemez...
Herhangi bir taraf federal devletten ayrılamaz...
Dolayısıyla “birleşsek de ayrı devletimiz olacak” diyemeyiz...
Eyalet başka, ayrı devlet başka şeydir...
Tek devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık...
Hepimiz Federal Kıbrıs Devleti vatandaşı olacağız...
Ve o devletin kurallarına uyacağız...
Peki neler olacak?..
Yeni bir devlet kurulduğunda, Kıbrıslı Türkler için ne tür değişimler olacak?..
İşte can alıcı soru budur...
Birkaç örnek verebiliriz...
Önce en kritik ve en can alıcı noktalardan başlayalım:
*100 binden fazla Kıbrıslı Rum terk edilen yerlerine geri dönecek...
Bunların bir kısmı askerin çekileceği yerler olacak... Fakat büyük bir kısmı, Kıbrıslı Türklerin boşaltacağı yerlerdir...
Yani ‘kesinlikle yeni bir göç dalgası’ yaşanacak...
Elli, belki altmış binden fazla insan yeni bir bölgede, yeni bir yaşama ayak uydurmaya çalışacak...
*Elektrik, Telekomünikasyon gibi önemli konularda ‘tek uygulama’ yapılacağı için çok sayıda insanın işini kaybetmesi söz konusudur...
*Kuzeydeki mezbahaların hemen hepsi kapatılacak... AB kurallarına uygun sadece bir tane mezbaha yapılacak...
Kuşkusuz bu düzenleme halkın sağlığı açısından sevindiricidir...
* Uluslararası bankacılık ve eğitim kurallarına uymayanlar veda edecek...
* Kooperatif gibi süt ve süt ürünleri üreten yerler, AB koşullarına göre yeniden düzenlenmezse, onlar da veda edecek...
Olmasın mı yani?
Bunları moral bozmak, ya da çözüme engel çıkarmak için yazmıyorum...
Tam tersi, bunların büyük bir kısmının çözümden önce olması gerekirdi...
Vatandaşlar; para ödeyerek marketten aldıkları bir yoğurdu, eve geldiklerinde bulaşık su gibi bulmamalıydı...
Başta Koop Süt kendini yıllar önce yenilemeliydi...
Bankalar ve eğitim kurumlarının AB standartlarında olmasına KKTC’yi bunca zaman yönetenler de önem vermeliydi...
Siyasiler, vatandaşlara doğruları söylemeliydi...
Her çözüm planında taviz bölgesi olarak gösterilen Güzelyurt insanına “toprağınıza sahip çıkın ve yatırım yapın” denmemeliydi...
Peki şimdi çözüm olduğunda, Güzelyurt toprağına yatırım yapanları kim tazmin edecek?..
Mezbahalar konusu insan sağlığı açısından çok önemli...
Bir Belediye Başkanının ağzından duyduklarımı yazıyorum...
“Gidip görseniz, bir daha et yemezsiniz” demişti...
Peki bunca zaman bizlere o mezbahalarda kesilen hayvanları yedirenler kimlerdir?..
Vicdanları hiç mi sızlamıyor?..
Kemerler bağlanacak
Çözüm olması halinde, başka şeyler de olacak...
Mesela kırmızı ışıkta geçme dönemi sona erecek...
Kemersiz araba kullanma da...
Sigortasız, ruhsatsız, muayenesiz araba kullananlar sıkıntı yaşayacak...
Bunlar olmasın mı?..
Elbette olmalı...
KKTC devleti bunların hiçbirini başaramadı...
Çözüm olması halinde taşlar yerine oturacak...
Başımıza Euro yağacağını düşünenler hayal kırıklığına uğrayacak...
Kesinlikle hiç kimsenin cebine, çalışmadığı, terlemediği sürece para konmayacak...
İlk dönemlerde işsiz sayımız daha da artacak...
Üniversite bitirdiğini, hatta master yaptığını ve işsiz kaldığını söyleyen gençlere tavsiyem şimdiden yabancı lisan ve meslek öğrenmeleridir...
Öncelikle İngilizce...
Vakti olanlar Almanca, Fransızca, Yunanca da öğrenmeli...
Çünkü bir lisan, 3 diplomaya bedeldir...
Bugün düşünme günü olsun
Siyasiler bu tür gerçekleri bugüne dek ortaya koymadı...
Büyük bir çoğunluğu vatandaşları hep yanlışa yönlendirdi...
“Merak etmeyin hiçbir şey olmaz... Türkiye burayı bırakmaz...” diyerek, hamaset nutukları attılar...
Cebinde üç kuruş para tutan adamı, kullanmakta olduğu Rum evine yatırım yapmaya teşvik ettiler...
Bir süre sonra nelerin yaşacağını hiç düşünmeden...
Veya düşündükleri halde popülizm uğruna insanları ateşin ağzına sürüklediler...
“Senin için anneciğim...” diyerek Annan ateşinin etrafında slogan atan anneler...
Çözüm olduğu gün, çocuklarınızı lüks gemilerle Nice veya Montecarlo’ya bedava tatile gönderecek olan yok...
Tornaridis’in şirketinde işi de hazır olmayacak...
Federal Kıbrıs devletinde bin tane ‘Halkla ilişkiler’, ya da iletişim’ mezununa veya beden hocasına’ kim iş verecek?..
Şimdiden düşünmek zorundayız...
Bu gençlerin büyük bir kısmını ‘askerlik koşulları’ yüzünden üniversiteye gönderip, mesleki eğitimden uzak tutan anneler ve babalar...
Diplomalı işsiz çocuğunuza “ben seni bunun için oktmadım evladım, gidip köle olma” deme alışkanlıklarını bir kenara bırakınız...
Meslek icra edenler köle olmaz...
Gençleri meslek ve lisan öğrenmeye teşvik etmelisiniz...
Zor dönemin arifesindeyiz...
Yeni bir döneme, uluslararası koşullara göre hazırlanmalıyız...
Delege yakını olduğu için kimse çocuğumuza iş vermeyecek...
O dönemler mazide kaldı...
Bu topluma o kötü dönemleri yaşatanları vicdanlarıyla başba bırakalım...
Onlara başka ceza vermeye gerek yok...
Zaman daralıyor
Paylaş