Yeter çektirdikleriniz

Ülkesini ve insanını sevenler, en iyi hizmeti verirler...

Daha çok üretmek, daha çok satmak ve daha mutlu olmak isterler...

Ülkesini ve insanını sevenler; çevreyi gözü gibi korur, yeşillendirmeye öncelik verirler...

Ne kadar çok ağaç, o kadar temiz hava...

Ne kadar az kirlilik, o kadar az kanser...

Ne kadar çok yeşil park, o kadar çok mutluluk...

Ne kadar düzen, disiplin ve denetim; o kadar güven...

Ne kadar temizlik ve güler yüzlü hizmet, o kadar çok turist...

Turist demek; ekonomik açıdan kalkınmak, refah içinde yaşamak demektir...

Turist sayısı arttıkça, bu ülkede daha çok üretim, daha çok satış olur...

Ticaret daha da gelişir...

Ne var ki; turizmi geliştirebilmemiz için önümüzde birçok engel vardır...

Bunları aşmak ve başarmak kolay değildir...

Engellerden bir tanesi doğrudan uçuşlardır...

Rum tarafının insanlık dışı girişimleri sonucunda yabancı bir ülkeden kalkan uçaklar Ercan’a gelemiyor...

Turistler ise aktarmalı uçuş yapmayı sevmiyor...

Aktarmalı uçuş, daha çok zaman harcamak, hatta eziyet çekmektir...

Bir başka sorun, tanıtım faaliyetlerimizin yetersizliğidir...

Bu iki önemli başlığa ilaveten bir de kendi kendimize uyguladığımız ambargolar vardır...

Yatırımcı gelmediğinde kızıyoruz; yatırımcı geldiği zaman da onlara ‘hırsız’ gözüyle bakıyoruz...

Sanki bu ülkede yükselen otelleri, turistik tesisleri yüklenip götüreceklermiş gibi temelsiz görüşler üzerine politikalar üretiyoruz...

Zaman zaman KKTC’nin kalkınmasına karşı çıkan ve bir düşmandan daha kötü fikirler taşıyanları yetkili görevlere getiriyoruz...

“Yapmam arkadaş” dediği zaman, ona “yapma” deyip, aferin çeken siyasilerden icraat bekleyerek kendi kendimizi avutuyoruz...

Hani her şey daha güzel olacaktı?

Belediye sayısını 28’e çıkarırken, bizlere ‘Binbir Çevre Masalı’ anlatmışlardı...

Sonrasında anlatılanların tam tersi oldu...

Tarladaki adamı da belediye memuru yapmak suretiyle, su, kanalizasyon, kaldırım, park, yeşillendirme, aydınlatma ve çevre düzenlemesi gibi ana sorumluluklarını ve insanlara hizmet etmesini unutuverdiler...

Tarladan söküp, memur yaptıkları insanlara gün gele maaş ödeyemediler...

Yıllardan beri sosyal yatırım yapmayan belediyeler vardır...

Yıllar önce bizlere bir de ‘Ercan masalı’ anlatmışlardı...

Sözde havaalanı çevresinden başlayarak Lefkoşa’ya kadar düzenli yollar yapılacak, her taraf yeşillenecek, ağaçlar ekilecek, aydınlatma yapılacaktı...

Bunun için de ‘iyi kaynak’ gerekiyordu...

Öyleyse uçak biletlerine fon konulmalıydı...

Bunu yaptıkları ilk bir ay içinde Ercan çemberine bir miktar çiçek ektiler...

Sonrasında çiçeklerin yerini dikenli otlar aldı...

Ama Değirmenlik Belediyesi uçak biletlerinden pay almaya devam ediyor...

Diyalog muhabiri, belediye başkanına “Bilet fonundan aylık geliriniz ne kadar?” diye soruyor, yanıt alamıyor...

“Peki bu paraları ne yapıyorsunuz?” diye soruyor, söyleyemeyeceği amaçlar için kullandıklarını ifade ediyor...

Ayrıca çevre düzenlemesi, temizlik gibi konularda görevin kendilerinde olmadığını, bazı yerlerde Karayolları Dairesi ile birlikte hareket ettiklerini iddia ediyor...

Bayram döneminde olsun bu temizliğin neden yapılmadığı soruluyor...

Önümüzdeki günlerde Karayolları ile bir çalışma yapmayı planladıklarını öne sürüyor...

Sayın Başkan’ın hangi partiden olduğu bizleri hiç ilgilendirmiyor...

Burada önemli olan, uçak biletlerinden elde edilen gelirin, havaalanı ve çevresinin bakımı, gelişimi ve aydınlatması yönünde kullanılmadığıdır...

Karayolları Dairesi’ne umut bağlamak ise ‘çaresizliğe teslim olmak’ demektir...

Karayolları’nda araçların çalışmadığı, yetersiz olduğu gizlenmiyor...

Verimsizliği gözler önünde...

Ve biz bu daireye umut bağlayarak çöküntüye katkı mı koyacağız?..

Asla bu şekilde devam edemez...

“Artık hareket zamanı geldi” diyoruz...

Bugünden tezi yok hükümet oturup, bir dizi etkin kararlar almalı...

KKTC hükümeti; Ercan Havaalanı ve çevresinin yanı sıra; Lefkoşa’ya, hatta Girne’ye kadar olan yolun ağaçlandırılması, yeşillendirilmesi, tamiri, bakımı ve aydınlatılmasını sağlayacak bir ‘özel işletme’ modelini gündeme getirmeli, fon gelirlerini de buraya yönlendirmelidir...

Bakın o zaman, 2-3 yıl içinde ne büyük değişimlerin olacağını görürsünüz...

Hükümet; işe yaramaz Karayolları ve Su İşleri Dairesi’ni de derhal kapatmalıdır...

Vatandaşa çamurlu su veren belediyelere ağır ceza uygulaması getirecek yasal önlemler alınmalıdır...

Halkın siyasete olan güvenini yeniden kazanmak istiyorsak, bir yerlerden başlamalıyız...

Artık “yeter” diyoruz...

Yeter bu ülkeye yapılan kötülükler...

Yeter çektirdikleriniz...