Nüfusu ise 4 milyonun üzerinde...
Dünyanın ‘örnek gösterdiği’ bu küçük ülkenin geçtiğimiz yıl ağırladığı turist sayısı 16 milyon 400 bindir...
Bir önceki yıla oranla yüzde 7’lik artış var...
Geçtiğimiz yıl turizmden elde ettiği gelir ise 24 milyar 800 milyon dolardır...
Peki bunu nasıl başardılar?..
Elbette çalışarak başardılar...
Turizm faaliyetlerine öncelik verdiler...
Ülkenin hemen her tarafını orkide bahçesine çevirdiler...
Kirletenlere, hırsızlık yapanlara karşı ağır ceza uyguladılar...
Turizm faaliyetlerinin yanı sıra ikinci sırada yer alan üniversiteler sayesinde on binlerce öğrenci çekmeyi başardılar...
Üniversitelerde ana dili gibi İngilizce öğrenen gençlere iş garantisi vererek, dünyanın dört bir tarafında ilgi uyandırdılar...
Adama göre iş politikası uygulamadılar...
Ülke yönetimini çok uzun yıllar müthiş başarılı bir adamın eline verdiler...
Bu kadar yeterli mi?..
Peki KKTC neden böyle?
Singapur’un son durumunu kısaca özetledikten sonra KKTC’nin bugünkü kötü durumuna değinelim...
Bizler neden başarılı olamadık?..
Neden 100 metrelik bir yolun asfaltını dökemeyecek duruma geldik?..
Artık birilerinin bunu sorgulaması ve ciddi, kalıcı önlemler alması gerekmiyor mu?..
Üç, beş tane siyasetçinin popülist uygulamaları yüzünden bir ülkenin geleceğini karartmak ve Türkiye’den sağlanan paraları da boşa harcamak kabul edilebilir bir yönetim şekli değildir...
Böylesi bir siyasetin bir gün dahi sürdürülmemesi gerekiyor...
Yaratılan düzen sayesinde halkın önemli bir bölümünü de ‘üretmeden kazanmaya’ ve olmayan para ile lüks yaşama alıştırmaları ayrı bir derttir...
Bu saatten sonra gerçeklerle yüzleşebilmenin ciddi tartışmaları ve gerilimleri de beraberinde getireceği aşikardır...
Yine de ‘düzeltmekten’ başka çare yoktur...
Suyu içmeden boğulduk
Birkaç örnek verelim:
Türkiye, dağları, denizleri aşarak bu adaya su getirdi...
Ama Kıbrıs Türk halkı bu suyun sevincini yaşayamadı...
Bazı bölgelere ‘patlamış borular’ yüzünden hala su götürülemedi...
Götürüldüğü yerlerde ise yüksek fiyatlar yüzünden halk suyu kullanmaktan korkar oldu...
Yazık, günah değil midir?..
Güney Kıbrıs 10 yıl kadar önce ciddi bir su krizi yaşamıştı...
Yunanistan’dan gemilerle adaya su taşımacılığı yaptılar...
Oldukça pahalı bir yöntemdi bu yaptıkları...
Fakat fiyat farkını halka yansıtmadılar...
Zararın tamamını devlet karşıladı...
Çünkü su hayattır...
Su olmazsa hayat olmaz...
Sağlıklı bir yaşam sürdüremeyen toplumların devletleri de sağlam olmaz...
İşte o nedenle, yapılması gereken ilk iş tüm evlere, tüm mandıralara suyu götürmek olmalıdır...
Ayrıca bir süre bu suyu insanlara sıfır kâr ile ulaştırmak devletin görevidir...
Tonu 2,30 liradan satın alınan suyu başkent Lefkoşa ve diğer bazı bölgelerde 6, hatta 7 liradan satmak insafsızlıktır...
Halimize gülüyorlar
Rumlar da bu halimize baktıkça yönetim başarımızla (!) dalga geçiyorlardır...
“Bunlar suyun dağıtımını bile beceremediler, sonra da hangi yüzle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetimine ortak olmak istiyorlar” diyerek başarısızlığımızı ön plana çıkarıyorlar...
Haksız da değiller...
Suyun dağıtımını bile başaramadık...
Hala 50 yıllık asbestli su borusu kullanan köylerimiz vardır...
Bunları değiştirecek paranın olmadığını söylüyorlar...
Peki neden para yok?..
Devletin gelirleri ancak memur maaşlarını ödemeye yetiyor da ondan...
Öyleyse niye hala memur alıyorsunuz?..
Niye devletin sırtındaki yükü azaltmıyorsunuz?..
Kamuda daralmaya gitmek gibi bir icraat akıllarından geçmiyor...
Eskiden de böyleydi, şimdi de...
Sağcısı da, solcusu da popülizmle siyaset yaptı şu küçük ülkede...
Hala aynı sistem sürdürülüyor...
Gemi karaya vurduğu halde inadına bu şekilde icraat yapmaya devam ediyorlar...
Aracın mazotu yokmuş
Karayollarımızın büyük bir kısmı çökmüş, tehlike yaratır duruma gelmiş...
KKTC kendi bütçesiyle yolları yenileyemiyor...
Bırakın yenilemeyi, 100 metrelik çukurların üzerini dolduramıyor...
İsyan noktasına gelen vatandaşlar bunun nedenini sordukları zaman, bir Karayolları yetkilisi ‘Aracımızda mazot yok’ diyebiliyor...
Ne kadar acı verici bir durum...
Yaklaşık 5 bin tane Resmi Hizmet Aracı var bu ülkede...
Büyük bir çoğunluğu ‘üst kademe yöneticilerinin’ hizmetine verilmiş...
Bunların yakıt sıkıntısı yok...
Devlet baba bakım, onarım, ruhsat ve sigorta paralarını da ‘aslanlar gibi’ ödüyor...
Ancak, iş yapacak dairenin aracına mazot koyacak para bulunamıyor!..
Sadece bu basit örnek bile KKTC’nin ne durumda olduğunu anlamak için yeterlidir...
Singapur bizim için güzel bir hayaldir...
Böylesi yönetim anlayışlarıyla Singapur’u örnek alan plan ve projeleri tartışmak, boşuna zaman harcamaktır...
Bunu biliyoruz da...
Hayal etmeden yaşayamıyoruz...