Diyalog Gazetesi
2016-03-15 08:39:49

Yaşanan krizler ve Rumların çıkar hesapları

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 15 Mart 2016, 08:39

Türkiye güçlü bir ülkedir...
O nedenle de dostundan fazla düşmanı vardır...
Yıllardır devam eden Irak krizi nedeniyle birçok sıkıntı yaşayan Türkiye, daha sonra kendini Suriye savaşının içinde buldu...
Savaş nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesi ve ekonomik açıdan yaşanan kayıplar bir tarafa; 3 milyondan fazla insan Türkiye’ye sığındı...
Türkiye, bu insanlar için 10 milyar doların üzerinde para harcadı...
Hala harcamaya devam ediyor...
Ülkenin birçok yanına dağılan sığınmacıların yarattığı ekonomik, kültürel ve sağlık sorunlarının yanı sıra sosyal açıdan yaşananlar görmezden gelinemez...
Önümüzdeki aylarda çok daha ciddi sorunların gündeme gelebileceğini söylemek için kahin olmaya gerek yoktur...
Avrupa Birliği’nin, bu insanların yaşamlarını kolaylaştırmak için 3 milyar Euro’luk yardım kararı almasına karşın hala Türkiye’ye tek kuruş ödemediğini de unutmayalım...
Yunanistan’a 100 milyar Euro’dan fazla yardım yapan bu birlik, diğer yandan 3 milyonu aşkın insan için Türkiye’ye 3 milyarlık yardımı yerine getiremiyor...
Bu nasıl bir insanlık?..
Kritik bir süreçteyiz

Kuşkusuz tüm bu gelişmeler, Kıbrıs sorununun en kritik sürecinde yaşanıyor...
O nedenle de endişemiz ve geleceğe yönelik kaygılarımız bir o kadar daha artıyor...
Kıbrıslı Türklerin tek güvencesi olan Türkiye’nin, terör saldırıları ile yıpratılmak istenmesinin ardında çok kötü emellerin olduğunu biliyoruz...
Yıpranmış, kan kaybetmiş ülkelerin daha kolay tavzler verebileceğini hesap edenler vardır...
Özellikle Suriyeli mülteciler konusunda yardım sürecini uzatmaları, diğer yandan terör saldırılarının kent merkezlerine yayılması , bu tür hesaplarla bağlantılıdır...
İşte bu noktada; ülkesini, milletini ve geleceğini düşünen herkesin sağduyu ile hareket etmesi, birlik ve beraberliğin kuvvetlendirilmesi kaçınılmazdır...
Vatan, millet edebiyatından söz etmiyoruz...
Hepimizin geleceğini çok ciddi bir şekilde ilgilendiren ve uyanık olmamızı zorunlu kılan bir süreçten söz ediyoruz...
Krizin boyutlarını kavramak ve bazı kişisel tepkileri bir kenara bırakarak, yaşanan acıları azaltacak adımlar atmalıyız...
Hele Kıbrıslı Türkler olarak bizler; atacağımız adımlarda, söyleyeceklerimizde çok daha dikkatli olmak zorundayız...
Bazı ideolojik kavramlar üzerinde politika yapmak ve her meseleyi kişisel, ya da partisel çıkarlar çerçevesinde değerlendirmek yerine; gerçekler üzerinde fikirler üretebilmeliyiz...

Tehditlerin artması dikkat çekici

Türkiye’deki olayların tırmanışa geçmesi sonrasında, Kıbrıs Rum siyasi liderliğinin manevralarını da gözden kaçırmamalıyız...
Başından beri Kıbrıs sorununu Türkiye ile müzakere etmek istediklerini söyledikleri halde, hiçbir zaman bunu başaramamışlardı...
Çünkü; Kıbrıs sorununun iki muhatabı vardır...
Birisi Rumlar, diğeri Kıbrıslı Türklerdir...
Müzakereler yıllardan beri iki toplum arasında yürütülüyor...
Ancak son zamanlarda AB ile müzakere sürecinde yaşanan tıkanıklığın aşılması için Türkiye ile Rum Yönetimi arasında doğrudan görüşme ortamlarının hazırlanması dikkat çekicidir...
Maraş’ın iadesi ve limanların açılması şartıyla sadece 5 başlığın açılmasını talep etmeleri de Kıbrıs’taki müzakere sürecine yardımcı değildir...
Unutulmasın ki; hetrhangi bir çözüm planı referanduma sunulacaksa, kararı verecek olan Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardır...
Ve Anastasiadis’in muhatabı Akıncı’dır...
Hiç kimse, geçici krizlerden pay çıkarmaya ve tek yanlı çıkarlar elde etmeye çalışmasın...
Yanlış hesapların Bağdat’tan geri döndüğü de unutulmasın...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.