Diyalog Gazetesi
2016-02-03 08:58:21

Uyanmak ve başarmak

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 03 Şubat 2016, 08:58

Güzel bir ülkemiz var...
Tam 42 yıldan beri bu güzel ülkede güvenlik endişesi olmadan yaşıyoruz...
Tek kuruşluk savunma harcaması yapmadan, böylesi bir güvenlikten yararlanabilmek büyük bir nimettir...
Bunun önemini kavrayabilmek için mutlaka başımızın bir yerlere vurması gerekmez...
Başımızın bir yerlere vurmaması için de dik durmalı, dikkatli olmalı ve doğru tespitler yapmalıyız...
Kıbrıs’ta çözüm olsun mu?..
Evet olsun...
Ama güvenliğimizi tehlikeye atmayacak bir çözüm...
Son 42 yıldan bu yana bazı yanlışlara karşın kendi kendini yönetmesini becerebilmişken, yeniden esaret altına sokulmayacağımız bir çözüm...
Siyasi partilerimiz, parlamentomuz, hükümetimiz, mahkemelerimiz, Ombudsmanımız, Savcılık ve Sayıştayımız vardır...
Üretim yapan birçok tesise sahibiz...
Bunları koruyacak ve gelişmesine imkan sağlayacak bir çözüm istiyoruz...
Bugünleri de aratacak bir çözümden yana değiliz...
Her şeyden önemlisi can güvenliğidir...
Bunu tehlikeye atmamızı bekleyenlere hep birlikte “izin vermeyiz” diyebilmeliyiz...
Rum tarafındaki fanatizmi göremiyorsak...
Bizzat bazı Rum siyasileri ve yayın organları tarafından ortaya konan terorist örgütlenmeleri ve saldırı hazırlıklarını görmezden geliyorsak...
 İşte o zaman kendimize, gençlerimize ve milletimize çok büyük bir kötülük etmiş oluruz...

Sıkıntılar vardır
Halkımızın ezici bir çoğunluğu, Türkiye’nin garantörlüğünü içermeyen bir çözüme razı değildir...
Ne var ki; çok sayıda insanın “Çözümden başka bir çare yoktur” diyecek noktaya gelmesinin ana nedeni ülkemizdeki düzen bozukluğudur...
Yollarımız kötüdür...
Yeşilimiz yok denecek kadar azdır...
Sularımız; bırakın içmeyi, kullanamayacağımız kadar kötüdür...
Elektrik ve haberleşme ücretleri çok yüksektir... 
Devlet dairelerindeki bürokratik işlemler herkesi bıktırmış, usandırmış durumdadır...
Sağlıkta sıkıntılar vardır...
Trafik kazaları ve uyuşturucu kullanımındaki artışlar ürkütücü boyutlardadır...
Yatırımlara engel teşkil eden bürokratik uygulamalarda henüz herhangi bir düzelme yoktur...
Eski eserlerimiz bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutmuş vaziyettedir...
Bundan 42 yıl öncesindeki şartlarda bile küçük mahkumlar için ıslah okulumuz vardı...
Şimdi çocuk mahkumları, uyuşturucu ve cinayet suçlularıyla aynı cezaevinde barındırmaktayız...
Onların topluma yeniden kazandırılmasına yönelik herhangi bir çalışma yoktur...
Gardiyanlarımız, cezaevindeki koşulların ne olduğunu en iyi bilenlerdir...
Onları dinledikçe üzüntümüzün kat kat arttığını özellikle de siyasilerimizin artık anlamasını istiyoruz...
Çözüm olsa da olmasa da kendi ayakları üzerinde durabilen bir KKTC yaratmalıyız...
Bunun için de herkesin sorumluluk içerisinde hareket etmesini ve gerekli adımların atılmasını bekliyoruz...
Ayakta duramayan bir yapı çözüme gidilmesi halinde; bırakın ELAM’ın kanlı saldırı hesaplarını...
Ekonomik açıdan yaratılacak sorunlar karşısında direnemeyecek duruma geliriz...
Bunun daha açık bir ifadesi; diz çöküp, teslim olmaktır...
Öyleyse uyanalım...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.