Diyalog Gazetesi
2016-01-23 09:45:26

Utanç duymalıyız

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 23 Ocak 2016, 09:45

Kıbrıs’ın kuzeyi hem su, hem de elektrik açısından, güneyden kat kat gerilerdedir...
Güneydeki barajlarda şu an itibarıyla 109 milyon, kuzeyde ise 5 milyon metreküp su bulunduğunu bir kez daha tekrarlamakta fayda vardır...
Güney Kıbrıs; çok ciddi sıkıntıların yaşandığı 2004 yılında Yunanistan’dan tankerle su getirmeyi denedi...
Fakat bunun içinden çıkamadı...
Oldukça yüksek maliyetli bu projenin, sağlıklı bir çözüm olmadığı kararına vardıktan sonra, denizden arıtmaya ağırlık verildi...
Halen denizden arıtma yöntemiyle tüm konutlara 24 saat kesintisiz ‘içilebilir kalitede’ su verebiliyorlar...
Kuzeyde ise sadece Gazimağusa ve İskele’de denizden arıtma yöntemiyle, ihtiyacın yarısı kadar su temin edilebiliyor...
Diğer birçok bölgenin ihtiyacı ise Güzelyurt’taki kuyulardan çıkan tuzlanmış su ile karşılanıyor...
Kuyulardan çıkarılan su, herhangi bir iyileştirmeden geçirilmeyip, doğrudan şebekeye veriliyor...
Bırakın içmeyi; sebze, meyve, el, ağız yıkama açısından sakıncalı olan kuyu suyu ile hayatımızı sürdüremeyiz...
Kanser hastalıklarının patladığı bu ülkede, içilebilir kalitede suya ihtiyacımız vardır...
Türkiye; bu ihtiyacımızı gidermek için büyük bir fedakârlıklarda bulunarak ve bir milyar 600 milyon lira harcayarak, Anamur’un suyunu deniz altından döşenen borularla ülkemize getirdi...
Geçitköy barajına kadar gelen suyun musluklarımızdan akabilmesi için 600 milyonluk ek yatırıma ihtiyaç vardır...
Türkiye, bunun için dünyada geçerli bir yöntem önerdi...
Yap-İşlet-Devret modeliyle sorunun çözülmesi için KKTC hükümetine işbirliği çağrısı yaptı...
KKTC hükümeti ise “yönetim bizde olmalı” diyerek, olumlu bir adım atmadı...

Rumları gören yok
Benzeri bir sorun da elektrikte yaşanıyor...
Bundan 4-5 yıl önce KIB-TEK’e ihalesiz yeni jeneratörler alındı...
Ardından, Rumlara elektrik satabilecek duruma geldiği açıklandı...
Ne var ki KIB-TEK yılbaşından bu yana Rumlardan elektrik satın alıyor...
Fakat hiç kimse bundan rahatsızlık duymuyor...
Halbuki; deniz altından su projesinin başladığı günlerde Türkiye bizlere elektrik getirmeyi de önerdi...
Bunun gerçekleşmesi halinde fiyatların en az yarı yarıya ucuzlayacağı belirtildi...
Ama, her konuda olduğu gibi, su kadar hayati olan elektrik konusunda yine azınlık bir kesimin tepkisinden korkanlar, Türkiye’nin teklifine sırt çevirdi...
Cephanelik patlaması sonrasında elektrik konusunda sıkıntı yaşayan Güney Kıbrıs’ın, çok hızlı bir şekilde bu sıkıntıyı ortadan kaldırdığını biliyoruz...
Buna karşın, İsrail ve Yunanistan’ı da içine alan ‘Euroasia Interconnector’ projesi için harekete geçildi...
Üç ülkenin imzaladığı bu projenin uygulanması gelecek yıl başlayacak...
Tamamlandığı zaman ise, tümü daha ucuza elektrik kullanma şansına sahip olacak...
Ucuz elektrik, sanayi, tarım, turizm ve ticarette ‘rekabet şansının’ artması demektir...
Aynı zamanda sosyal devlet anlayışının bir gereğidir...
Rumların, bir yandan ‘Ortak Savunma Doktrini’, diğer yandan İsrail ve Yunanistan’la birlikte elektrikte birleşme yönüne gitmesi, Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin uyanmasını gerektiriyor...
Yaşanan bu gelişmelerden ders çıkaramayacak bir duruma gelinmişse...
O zaman kendi kendimize ettiklerimizin cezasını da çekmek zorunda kalacağız...
Ve bu kez kurtuluş şansı da olmayacak...
Rum tarafının, Yunanistan, İsrail, Mısır ve Ürdün ile gerçekleştirdiği ‘Stratejik Ortaklığın’ amacı, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den tamamen uzaklaştırmaktır...
Hatta, gün gele Kıbrıslı Türkleri de Türkiye’ye karşı savaşır hale getirmektir...
‘Megali İdea’nın bir başka şekilde hayata geçirildiği gözle görülür haldedir...
Bunları göremeyenlere yazıklar olsun...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.