Türkiye hükümeti, KKTC’ye yılda yaklaşık bir milyar dolarlık yardım yapıyor...
Yatırım giderlerinin tümünü karşılıyor...
Kamu maaşlarının ödenmesine yardımcı oluyor...
Geçmişte yapılan hesapsız, kitapsız borçlanmaların faizlerini ödüyor...
Savunma giderlerinin tümünü karşılıyor...
Bunların yanında “proje üretiniz yardım edelim” diyor...
Böylesi bir destek, böylesi cömert yardımlar, görülmüş, duyulmuş değildir...
Türkiye; bu yardımları yaparken, KKTC hükümetlerine şunu da söylüyor:
“Yatırım projelerini desteklemeye devam edeceğiz. Ancak; cari giderlerinizi artık kendiniz karşılayınız... Zarar eden işletmeleri kapatınız... AB ile uyum çalışmaları çerçevesinde, kamu kuruluşlarını özelleştiriniz...”
KKTC hükümetleri, Türkiye ile ekonomik protokol görüşmelerinde bunları kabul ediyor...
Ayrıca altına imza da koyuyor...
Fakat iş uygulamaya geldi mi, bundan kaçmaya çalışıyor...
Neden?..
İç tribünlere oynuyor da ondan...
Bir miktar oy kaybedileceği hesabıyla, altında imzası bulunan ‘taahhütleri’ yerine getirmiyor...
CTP milletvekili Birikim Özgür’ü bile “Türkiye’yi aldattık’ noktasına getiren bu tür tavırların, KKTC halkına ne kazandırdığını artık herkesin düşünmesinde fayda vardır...
Köklü çözüm şart
Kuzeydeki kamu kuruluşlarından Telekomünikasyon Dairesi yıllardan beri yatırım yapamıyor...
Hizmetler çağın çok gerisinde kalmış...
Elektrik Kurumu, 250 milyon TL dolayında borçlu...
Üretim maliyetleri yüksek...
Ve bu maliyetlerle üretim yapmak, özellikle de Türkiye’de üretilen ürünlerle yarışabilmek mümkün değildir...
Asgari ücretle çalışan veya emeklilik maaşı ile geçinen insanların hemen hepsi, elektrik faturalarını yemeğinden ve giyiminden keserek binbir zorlukla karşılayabiliyor...
Öyleyse bu soruna köklü çözüm getirmek gerekiyor...
Köklü çözüm ise; 2013 yılında UBP hükümeti tarafından imzalanan ve daha sonra CTP-DP hükümeti tarafından da teyit edilen ‘Ekonomik Protokol’da şöyle izah ediliyor:
“Ülkenin enerji ihtiyacının; arz güvenliğini sağlayan enerji verimliliğini esas alan, oluşacak rekabetçi bir serbest piyasa ortamında sürekli, kaliteli ve güvenli bir şekilde askeri maliyetten karşılanması temel amaçtır. Elektrik enerjisini daha ucaza mal edebilmek için KIB-TEK’in yeniden yapılandırılarak özelleştirmeye hazırlanması, kayıp kaçağın azaltılması, tahsilatın arttırılması, rüzgar enerjisi gibi daha ucuz yöntemlerle elektrik üretilmesi, enerji verimliliğinin sağlanması gibi yollara başvurulmalıdır. Elektriğin maliyetinin aşağıya çekilmesi için Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi projesine ağırlık verilecektir.
Hizmet kalitesinin yükseltilmesi, kayıp kaçağının azaltılması ve tahsilatın arttırılması amacıyla elektrik dağıtım sisteminin işletme hakkı devrilecektir.
Elektrik şebekesi Türkiye enterkonnekte sistemine bağlanacaktır.”
Yol haritası belli
Protokol; Elektrik Kurumu’nun yol haritasını belirliyordu...
Buna karşın; KKTC hükümeti, öngörülenleri yapmak yerine, KIB-TEK’in ‘Akıllı Sayaç’ ihalesine onay verdi...
Mevcut borçların üzerine milyonlarca lira yeni borçlar eklendi...
Hal böyle iken hükümetin yürüttüğü siyaset anlaşılır gibi değildir...
Geçmişte; ‘Scada sistemi’ ile arızaların anında tespit edileceği iddialarıyla yatırım yapıldı...
Bunun maliyeti, daha sonra faturalara yansıdı...
Bir de güneye bakalım
Güney’deki Telekomünükasyon Dairesi CYTA karlı bir kuruluş...
Kısa adı AIK olan Elektrik Kurumu da öyle...
Buna karşın, Rum hükümetine kredi veren AB Troykası’nın ilk şartı özelleştirme oldu...
Rum hükümeti de bunu gerçekleştirme taahhüdünde bulundu...
İki kurumun çalışanları günlerce eylem yaptı...
Ama karar değişmedi...
Kuşkusuz; hiç kimse çalışanların işsiz kalmasını istemez...
Onların işsiz kalmaması için formül üretmek başka şeydir...
KIB-TEK’in borç yükünü daha da artırmak başka şeydir...
Hepsinden önemlisi, imzalanan protokolü çiğnemek, ciddiyetsizlik, istismarcılık demektir...
Türkiye bu durum karşısında Troyka gibi hareket ederse; bu ülkede nelerin olacağını herkes ciddi ciddi düşünmek zorundadır...
Bakanların altındaki makam araçları, hatta 3 bine yakın RHA satılsa bile, maaşlar ödenemez...
Ülke yaşanmaz hale gelir...
Bunca yıl “Türkiye bir şey yapamaz, yardımları kesemez” diyerek, yapılması gerekenleri yapmamak...
Bozuk düzene bundan sonra da izin verileceği anlamına gelmez...
türkay Ilıcak 10 Yıl Önce
harika bir yazı