Aylar öncesine gitmeyelim...
Sadece son bir hafta içinde, adanın iki tarafında meydana gelen iki olaydan söz etmek yeterlidir...
AB Komisyonu Başkanı Sayın Jean-Caude Juncker bu yazacaklarımızı iyice okusun...
Georgios (Yorgos) Tsouris adlı Kıbrıslı Rum; güneyde 2, kuzeyde bir Rum’u 200 bin Euro dolandırdı...
Burada cana kasıt yok...
Ancak ciddi bir dolandırıcılık olayı var...
Rum polisi, sık sık kuzeye geçen Yorgos konusunda KKTC polisini bir şekilde uyarıyor ve tutuklanmasını istiyor...
Türk polisi Yorgos’u bularak, mahkemeye çıkarıyor ve hakkında tutuklama kararı alıyor...
Gelelim Kıbrıs’ın güneyinde olanlara...
Limasol Mahkemesi, 2 yıl önce KKTC’nin ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a ve ekibine saldıranlardan sadece 2 tanesi hakkında duruşma yapıyor...
Rum Mahkemesi ile Rum polisi arasındaki ‘taktika’ sonucunda, mahkemeye polis tarafından ‘yeterli bilgiler’ sunulmuyor...
Saldırı sırasında yüzüne darbe alan, makinesine el konulan Talat’ın koruması Ersöz Paşa ve yanındakiler, Rum polisine yazılı şikayette bulundukları halde mahkemeye tanık olarak çağrılmıyor...
Rum yargıç, mağdur olan insanları dinlemeden, tek taraflı oturum yaparak, ELAM terör örgütü mensubu 2 Rum’u ‘suçsuz bulduğunu’ açıklıyor...
İki taraf arasındaki fark işte budur...
Türkiye’nin garantörlüğünün devam ettiği ve Türk askerinin adada bulunduğu bir dönemde bunu yapabiliyorlar...
Mülklerine geri dönmek ve milyarlarca Euro’luk kazanç için çözüme ihtiyaç duydukları bir dönemde bile Türklere saldırmayı ‘suç olmaktan’ çıkarıyorlar...
Örnekler çoktur
İkide bir Türkiye’ye ‘yasal yükümlülüklerini’ yerine getirmesi çağrısı yapan, yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıyıp, adadan çekilmeyi öneren AB Komisyonu Başkanı Juncker başta olmak üzere tüm AM yetkililerine verilebilecek onlarca somut örnek var...
Bunlardan bir tanesi İngiliz Okulu’nda yaşananlardır...
İki toplumu yakınlaştırmak ve gençler arasındaki ırkçı düşünceleri ortadan kaldırmak için büyük çaba sarf eden İngiliz okulu müdür yardımcısını, Kıbrıslı Rum olduğu halde görevden uzaklaştırmaları hafife alınamaz...
Bu konuda Rum lideri Nikos Anastasiadis’e gönderilen mektupların da bir işe yaramadığını herkes biliyor...
Öyleyse, bu iki toplumun gençleri nasıl bir gelecek kuracak?..
AB’nin bu konuda söyleyeceği hiçbir şey yok mudur?..
AB yetkilileri, Kıbrıslı Türkleri bir kez daha ateşin içine mi atmak istiyor?..
Yine eğitim kitaplarında Türk düşmanlığının körüklenmesi karşısında herhangi bir değişikliğin olmadığını AB yetkilileri bilmiyor mu?..
Düşmanca duygularla yetiştirilen Rum çocuklarının, ilerleyen yaşlarda birer ELAM mensubu olduklarını da mı göremiyorlar?..
Ya da gördükleri halde neden önlem alamıyorlar?..
Önlem alabilecek yetkileri yoksa, neden Kıbrıslı Türkleri tuzağa düşürmeye çalışıyorlar?..
AB yetkilileri tüm bu soruların yanıtlarını vermelidir...
Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri de, mevcut koşullarda çözüme gitmenin çok ciddi maddi ve manevi sorunlar yaratacağını artık anlamalıdır...
Özellikle de Nobel Barış Ödülü bekleyen Eide...
Yolumuz çok uzundur...
Ve tünelin ucunda ışık yoktur...
Hilmi Refik 9 Yıl Önce
"Mülklerine dönmek ve milyonlarca euro kazanç sağlamak için çözüm" Esasında milyonlarcakayba uğrayan kıbrıslı türklerdir güneyde bırakılan kıbrıs türklerinin mallarıdır kaybolan ve 1955 beri kullanılamıyan mallar ve haklardır yazık
Bayar Rahmi 9 Yıl Önce
Hiocam muhdeşem bir özetleme. Diyorum ki aramızda dürüyen işbirlikciler , satılmışlar ve Ruma çanak tutanlar için de geçerlidir.. Seçenek: Devletimiz KKTC ve ŞANLI Bayraklarmıza sahip çıkmak. Anavatan Yavruvatan sonsuza kadar.
Aziz Dayı 9 Yıl Önce
Kıbrıs Türkü Anavatansız yaşayamaz.Bunu gençlere ilk önce Aileler iyi anlatması gerekiyor. Çünkü gençlere geçmişimizi iyi anlatamadık.
Yılmaz Bora 9 Yıl Önce
AB yetkililerinin uluslararası hukuka saygılı olmadıktan sonra ve açıkça haksız ve suçlu Rum'dan yana tavır koydukça ... Bunu bizim doğru değerlendirmemiz gerekir .
Doğan Boransel 9 Yıl Önce
Reşat bey sizleri doğru ve tarafsızca yapmış olduğunuz bu mükemmel yorumlarınızdan dolayı tebrik ediyorum. Söylediğiniz her söz yerinde çok doğru.Bunu göremeyenler bir kez daha düşünsün...