Diyalog Gazetesi
2016-04-04 08:50:28

Tahammül sınırı zorlanmamalı

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 04 Nisan 2016, 08:50

Türkiye terör olaylarıyla, KKTC ise içte kısır çekişmelerle zaman harcıyor...
Halbuki; Kıbrıs’ın geleceği ve Doğu Akdeniz’deki zenginlikler konusunda çok kritik bir süreçten geçiyoruz...
Kıbrıs adasının çevresinde zengin doğal gaz yataklarının bulunduğu artık kanıtlanmış durumdadır...
Amerika’nın dev Noble şirketi ile başlayan sürece daha sonra İsrail’in Delek, İngiltere’nin BP ve İtalya’nın ENI şirketlerinin de dahil olması, olayın boyutlarını anlamamız için yeterlidir...
Ne var ki; bizler bu tür olaylarla ilgilenmiyoruz...
Hayvancının elindeki sütü değerlendiremez duruma geldik...
İnsanları hala bu çağda sabah 04.00’ten itibaren hastane kuyruklarında perişan ediyoruz...
Her ayın 20’sinden sonra “acaba bu ay maaşlar ödenecek mi?” endişesiyle yatıp kalkıyoruz...
Bazı kamu kuruluşlarındaki personel patlamasını görmezden gelerek, popülist yaklaşımlarla ülke yönetiyoruz...
 Yollarımız çökmüş, kazalar artmış, sularımız kullanılamaz hale gelmiş bunları göremiyoruz...
Ülkeyi düzlüğe çıkarması ve Kıbrıs konusundaki haklılığımızı dünyaya anlatarak destek sağlaması için göreve gelen hükümetlerimiz ne yazık ki ‘küçücük çıkar ilişkileri’ içinde zaman tüketiyor...
Gündemde zengin petrol yatakları, Rumların; Yunanistan’la birlikte çevirdiği numaralar, geleceğimizi tehdit eden ‘Ortak Stratejik Anlaşmalar’ bizleri ilgilendirmiyor...
Çok üzücü ama bu ülkede “Hasan’ın ayağına nasıl çelme atarım da, yandaşım Mehmet’i nasıl beslerim” hesaplarıyla siyaset yapılıyor...
Bizler de seyrediyoruz...
Sağcısı da solcusu da küçük çıkar ilişkileri içinde boğulmuş durumda...
Taahhüt istiyoruz
 
Peki bu batağın içinden nasıl çıkacağız?..
Elbette doğruları bularak...
Doğruları tespit edip, siyasilerin önüne bir liste koyacağız...
O liste bir nevi taahhütname olacak...
İktidara talip olanlar bunun altına imza koyacak...
En ufak bir suistimal veya yolsuzluk kokusu durumunda, görevden alınmayı beklemeden kendisi çekip gidecek...
Rum tarafında tüm bakanların imzalarını taşıyan taahhütnameler başkan Anastasiadis’in kasasındadır...
Adı en ufak bir yolsuzluğa veya rüşvet olayına karışması halinde, çekip gitmeyi ve yargılanmayı peşinen kabul ederek göreve getirildiler...
Aynı uygulamayı bizler de yapmalıyız...
Devleti ve halkı kemiren ne kadar yanlış varsa tümünden kurtulmalıyız...
Yolsuzluk ve suistimal dosyalarını yargıya havale etmeliyiz...
Yargının sorunlarını hemen çözmeli ve adaletin erken tecellisini sağlamalıyız... 
Polisin eleman ve cihaz eksiklerini gidermeliyiz...
Devletin gücünü ve varlığını her yerde hissettirmeliyiz...
 
Ve Kıbrıs meselesi

Güneyde gelecek ay içinde milletvekili seçimleri yapılacak...
Kıbrıs sorununun çözümü herkes için hayati bir önem taşıdığı halde Rum liderliği bu seçimleri ertelemeyi kabul etmedi...
Neden mi?..
Helen milletinin menfaatleri için...
Türk tarafını avutmak için...
AB’yi daha da sıkıştırmak için...
Zaman kazanarak çözüm öncesinde stratejik anlaşmaları tamamlayabilmek için...
Bizdekiler bataklık içinde yürümeye çalışırken, onlar doğal gaz zenginliği üzerinde yüzüyor...
 Müzakerelerin başladığı ilk günlerde bizlere nelerin söylendiğini anımsamaya çalışalım...
Çözüm olması halinde, Kıbrıs’ın doğal gaz zenginliğinden sadece Kıbrıslıların değil, Türkiye’nin de çıkar sağlayacağını söylüyorlardı...
Peki sonrasında ne oldu?..
Kıbrıs Türk tarafı, Annan Planı’nın gerisine düşmeyi kabul ettiği halde, müzakereleri sonuçlandırmak yerine; Yunanistan, Mısır ve İsrail’le stratejik anlaşmalar imzaladılar...
Kıbrıs’tan çıkacak doğal gazı Avrupa’ya sevk etmenin en karlı ve doğru yolu Türkiye olduğu halde, bunu Yunanistan’a çevirdiler...
Kıbrıs konusunda iki yüzlü siyaset izleyen Avrupa Birliği onları durdurmak yerine daha da teşvik eti...
Ve en sonunda Rum tarafının ‘doğal gaz ve elektrikle ilgili’ üç projesini AB’nin Ortak Çıkar Projeleri listesine ekledi...
Böylece Yunanistan’ın ‘enerji nakil üssü’ olması AB tarafından onaylanmış oldu...
İnsan bunları gördükçe üzüntüden kahroluyor...
Bizde düne kadar maaş krizi vardı...
Bugün hükümet krizi başlıyor...
Yarın bakanlık kavgalarının yaratacağı krizlerle yüzleşeceğiz...
Ancak tarihin en kritik sürecinde artık bunlara tahammülümüzün kalmadığı bilinmelidir...
Halk isyan noktasına gelmişse...
Geleceğinden endişe duyuyorsa...
Bir an önce doğrular üzerine kenetlenmek zorundayız...
İstersek bunu başarabiliriz...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.