Diyalog Gazetesi
2016-05-22 09:17:15

Suda boğulan insanlar

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 22 Mayıs 2016, 09:17

Çok seslilik ‘demokrasilerin’ vazgeçilmezidir...
İnsanlar düşündüklerini söyleyecekler...
Ama herkesin, her konuda filozof kesilmesi farklı bir şeydir...
Demokrasilerde ‘öğrenmek’ diye bir şey de vardır...
Bilmiyorsan, sor, oku, araştır ve öğren...
Sonra konuş...
Kuzey Kıbrıs gibi küçük bir ülkede 28 tane belediye vardır...
Büyük bir çoğunluğu iflas noktasındadır...
Bazıları maaşları ödeyemiyor, bazıları yıllardan beri çalışanların sosyal yatırımlarını yerine getirmiyor...
İşin ilginç yanı çalışanlara yılda sadece bir gün daha fazla izin koparabilmek veya bir haftalık bayram maaşı için grev tehditiyle başarı sağlayan sendikalar, diğer yandan çalışanların sosyal yatırımlarıyla ilgilenmiyorlar...
Bu insanların ileride emeklilik maaşı alamayacaklarını veya hastanelerde tedavi edilemeyeceklerini düşünmüyorlar...
Bildikleri tek şey sürekli artış istemek, tatil koparmak...
Ama hayatın başka gerçekleri de vardır...
Sigortasız insan çalıştırmak yasalarımıza göre suçtur...
Makinist dükkanına baskın düzenleyen çalışma memurları, kayıtsız işçi bulduğu zaman ceza yazabiliyorsa; belediyeler için de aynı uygulamayı yapabilmelidir...
Ama yapmıyorlar...
Belediye başkanları da, çalışanlar da, sendikalar da; tümü sigortasız yaşama alışmış durumda...
Öyleyse bir süre sonra ağlamak, sızlamak yok...

Kaçaklar varmış

Gelelim Anamur’un su meselesine...
Filozoflardan söz etmiştik...
Bu Filozoflar, kültür ve sanat etkinlikleri düzenlemekte bir numara...
Barış için ileri gitmede bir numara...
Ama esas görevlerinin, sorumlu oldukları kenti ‘sağlıklı bir yaşam merkezi’ haline getirmek olduğunu unutuyorlar...
Kafalar, diğer işlerle ilgileniyor ya...
Ondan olacak...
Hemen tüm kentlerimiz pislik içinde yüzüyor...
Yollar çökmüş, kaldırım yok...
Aydınlatma yetersiz...
Hepsinden önemlisi yıllardan beri musluklardan pis su akıyor...
Kanser hastalıkları patlamış ama Filozoflar bununla ilgilenmiyor...
Güzelyurt’taki başkan kuyu bulup, içine pompayı daldırıyor, sonra herkes “su bulduk” diye bayram ediyor...
Denizden ve lağım atıklarından çekilen sular doğrudan şebekeye veriliyor...
Güzelyurt’tan Lefkoşa’ya, oradan da Gazimağusa’ya kadar gidiyor...
Bir süre sonra kuyu verimsiz hale geliyor...
Belediye bu kez bir başka yerde kazı yapıyor...
Yine bir miktar su çıkınca bayram ediyor...
Bu arada musluklarından haftada bir kez su akan insanlar depo üstüne depo satın alıyor...
Zemin kata 2, bina üstüne de 2 tonluk depo...
Yetmezse zemine 4, çatıya 2 tonluk...
Etti mi 6 ton...
Su geldiği zaman depolar dolacak, sonrasında insanlar bunu bir hafta süreyle kullanacak...
Depoların bir kısmı tenekeden...
Bir kısmı plastikten...
Aşırı sıcaklarda depoların içindeki suyun ısısı gündüzleri 60 dereceye çıkacak...
Akşam oldu mu 20’ye düşecek...
Bebeğini sağlıklı yetiştirmek isteyen analar, onları bu sularla yıkayıp, büyütecek...
Bir kısmı “kaynayınca bir şeycik olmaz” diyerek, çorbasını da bununla yapacak zavallı bebeğin...
Ama bunlar Filozofların ilgi alanına girmiyor...
“En büyük kültür etkinliğini biz yaptık” demeleri, rütbelerini korumak için yeterlidir...

Öyleyse devam...

Dağları, denizleri aşarak Girne’ye gelen Anamur suyu aylardan beri denize akıtılıyor...
Bunun en büyük sebebi, ülkeyi yöneten Filozoflardır...
Efendim suyun özelleşmesi, stratejik açıdan tehlikeliymiş...
 ELAM’la dans etmek tehlike olmuyor ama bir Türk şirketinin suyu yönetmesi ‘stratejik açıdan tehlike’ oluyor!!!
Ne mükemmel bir duruş...
Üstün Hizmet Ödülü’nü hak etmez mi bu Filozoflar...
Elbette ederler...
Haftalar, aylar boşuna harcandı...
Sıcaklar artınca suyun nöbet süresi uzadı...
Musluklardan su akmayınca, koli basili yüklü tanker suları değere bindi...
Çağır tankerciyi getirsin...
Tonu 10, hatta 15 lira...
Son 2 ay içinde haftada iki kez su almak zorunda kalan insanlar var...
Bunun maliyeti en az 200 TL...
Bir ayda ediyor 800 TL...
Filozoflar bunun farkında değil...
Ceplerinden para çıkmıyor ya...
Şimdi Türkiye “Alın kardeşim tonu 2,30 TL’den kullanın” diyor...
Bazı belediyeler buna da tepki gösteriyor...
“Biz bu suyu 2,30’dan alırsak vatandaşa 6,5 liradan satacağız” diyorlar...
Neden?..
Dağıtım ağında kaçaklar var...
Personel giderleri var...
Diğer maliyetler var...
Gördünüz mü stratejik meseleyi!..
Halkın soyulması veya zehirlenmesi stratejik açıdan tehlikeli olmuyor...
İyi yönetme talepleri ‘tehlike’ yaratıyor...
Burası Filozofların ülkesi KKTC...
Dünyayı da bunlar yönetmeli...

Yorumlar (2)

Hulus Hulusiler 9 Yıl Önce

Dilinize saglik. Guzel yazdiniz. Keske herkes konusacagina oturup biraz dusunseler.

Bayar Rahmi 9 Yıl Önce

Aynen Hulus Hulisiler arkadaşım aynen.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.