Yıllardan beri KKTC siyasetinden şikâyet edilir...
Şikâyetin nedenleri ise bellidir...
Ne var ki; şikâyet edilen sistemin değiştirilmesi yönünde herhangi bir adım atılmaz...
Neden?..
Parlamentoya giren herkes bakan olmak ister de ondan...
Seçimi kazanan 3 günlük siyasetçiler bile, kurulacak kabinede yer almak ister...
Peki ama neden?..
Bakan olmak bu kadar mı önemli?..
Üstelik en basit soruya “Bu konuda kesin kararı MYK veya parti meclisi verir” diyen kişilerin bakan olmasıyla değişecek olan nedir?..
Elbette birşey değişmez...
Sadece kendi bürokrat takımına karşı bazı emirler verir, o kadar...
Bunun dışında iddia edildiği gibi reform yapamaz...
Parti MYK’sı veya meclisinin belirlediği kararların dışına çıkamaz...
Sağlıkta veya eğitimde ‘Tam Gün’e mi geçilecek...
Konu parti yetkili kurullarına götürülür...
Toplantıda hazır bulunan 30 kişiden 16 tanesi “karşıyız” dediği anda reform projesi rafa kalkar...
Halkın umudu ve güveni kalmadı
Böylesi bir siyaset anlayışı dünyanın en geri kalmış ülkelerinde dahi yoktur...
Geri kalmışlarda hiç olmazsa bir diktatör ‘iyi veya kötü yönde’ karar verir ve uygulamayı başlatır...
Bizde bırakın ‘reform’ diye adlandırılan bazı ufacık kararları, çalışma saatlerini dahi değiştiremezler...
Sigorta primlerini ödemeyen beelediyelerin üzerine gidemezler...
Parasını Türkiye’nin verdiği ‘tamirat’ veya ‘yenileme’ gibi basit işlemleri dahi zamanında yapamazlar...
Bunları yapamayan iktidarlar, eğitim ve sağlıkta tam gün uygulamasına nasıl geçecek söyler misiniz?..
Geçemezler...
Hatta düşünce olarak tartışamazlar...
Tartışmaya başladıkları anda karşılarında sendikalar vardır...
Ülkemizde bazı sevindirici gelişmeler yaşanıyorsa, bunu sağlayan KKTC siyaseti değildir...
Üniversite sayısının ve buna paralel olarak öğrenci sayısının artması da KKTC’nin bir başarısı değildir...
Bu yöndeki gelişme öncelikle Türkiye’nin desteği ve denklik vermesi sayesindedir...
Turist sayısındaki artış da, büyük ölçüde öğrenci sayısının artmasından dolayıdır...
Yetmiş bin öğrencinin yılda 2 kez Türkiye’ye gidip, gelmesi 140 bin turist olarak sayılıyor...
Bunu 3 gidiş-geliş yaptığımızda 210 bin turist...
Ailelerini de hesaplarsak 300 bin olur...
Askerler ve aileleri, işçiler, sürekli ikamet edenler ve otellerin kendi gayretleriyle getirdikleri turistler de vardır...
Bunları topladığımız zaman, turist sayısında artış olduğu yönündeki rakamlar netleşmiş olur...
Güneydeki sistem çok farklı
Kuzey Kıbrıs’ta, milletvekillerinin bakan yapıldığı sistemin bugüne kadar birçok sorunu da beraberinde getirdiğini hemen herkes kabul ediyor...
Öyleyse bu sistem neden değişmiyor?..
Milletvekillerinin bakan olamayacağı, bölgeciliğin ortadan kalkacağı, kabinenin teknokratlardan oluşacağı bir siyaset yapısı bu küçük ülkede neden kurulamıyor?..
Sorunun cevabı gayet basittir...
Parlamentoya girenler, bir daha seçilemeyecekleri veya bakan olamayacakları düşüncesiyle buna karşı çıkıyorlar...
Hazırlanan yasa tasarılarını bu düşüncelerle onaylamıyorlar...
Gerçek durum budur...
Ne var ki; bu yapının değişmemesi halinde KKTC’nin ileri doğru adım atması mümkün değildir...
Bırakın ileri gitmeyi...
Geriye gidiş devam eder...