Diyalog Gazetesi
2015-12-30 08:45:03

Sonu hüsran olmasın

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 30 Aralık 2015, 08:45

Güney Kıbrıs, bir ay öncesinden 13’üncü ve normal maaşlar için halka takvim verdi...
Ve bunu uyguladı...
Onlarda; geliri ve gideri belli olan, bunun dışına çıkmayan bir devlet ciddiyeti var...
Bizdeki yönetim anlayışının ise herhalde dünyada bir benzeri yoktur...
İki ay önce sorulduğunda 13’üncü maaşların ödeneceği söylenmişti...
Aralık ayının sonuna geldiğinde, Türkiye ile protokol imzalanmadığı için bu ödemenin gecikeceği, gününün de belli olmadığı açıklandı...
İki gün önce bizzat Başbakan tarafından yapılan açıklamada, hem 13’üncü maaşların, hem de çiftçi ödemelerinin, yeni protokolün imzalanması sonrasında yapılacağı belirtildi...
Çiftçiler bunun üzerine dün topluca Tarım Bakanlığı’na yürüdü...
Bakan Erkut Şahali, çiftçileri sevgiyle karşıladı...
Onlara, ödemelerle ilgili kaynağın Temmuz ayında tükendiğini ve yeni bir kaynak yaratmak için çalışma yaptıklarını söyledi...
Kuşkusuz kaynağın nereden bulunacağı konusunda onları tatmin etmeliydi...
Dürüst bir yaklaşımla, 13’üncü maaşlardan bir miktar kesinti yaparak 10 milyon liranın sağlanabileceğini ifade etti...
Sen misin bunu söyleyen...
Bir anda kıyamet koptu...
Kellesini isteyecek kadar öfkesine hâkim olamayanlar çıktı...
Anında grev tehditleri gündeme geldi...
Kendi arkadaşları bile, böylesi bir kesintinin olamayacağını açıklamak zorunda bırakıldı...
Doğruları bulma zamanı
Dünkü tabloya bakıldığı zaman, devletin müthiş bir çaresizlik içinde olduğu, sivil toplum örgütlerinin ise en ufak bir fedakârlığa tahammül göstermediğini anlamak zor değildir...
Halbuki; bu ülkenin, küçük devletçiğimizin artık yanlışları ortadan kaldırması, toparlanıp düzlüğe çıkması gerekmez mi?..
Kamuda çalışanlar normal maaşın dışında 13’üncü maaşı hak olarak görürken, ürününü aylar öncesinden teslim ettiği halde, parasını alamayan çiftçimizi, köylümüzü düşünmeyecek miyiz?..
Onların iflasına seyirci mi kalacağız?..
Yediden, yetmişe herkesin AB vatandaşı olmak istediği bir toplum yapımız var...
Öyleyse AB kurallarına uymasını da bileceğiz...
İşimize gelmediği zamanlarda kendi kurallarımızı yürürlüğe koyamayacağımızı artık herkes anlamalıdır...
AB’de özelleştirme şarttır...
AB’de şişkin kadroları sürdürmek imkânsızdır...
AB’de çalışma saatleri ve bu saatlerdeki verimlilik kontrol altındadır...
AB’de, kazançlar ve vergi kesintileri kontrol altındadır...
AB’de her an, her gün greve gitme hakkı yoktur...
KKTC’nin, bu yılın ilk 10 ayında ihracatı sadece 102 milyon dolar, ithalatı ise bir milyar 161 milyon dolardır...
Dış ticaret açığının büyüklüğü ürkütücü boyutlardadır...
Buna karşın hiç kimse bunun üzerinde durmuyorsa, bu devletçiğin ciddi bir hastalık taşıdığını kabul etmeliyiz...
Öyleyse hastayı tedavi etmemiz gerekmiyor mu?..
Eski Maliye Bakanı, deneyimli bürokrat Zeren Mungan önceki gün Diyalog TV’de önemli uyarılarda bulundu...
KKTC’de gerekli reformların yapılmaması durumunda, olası bir çözümde toplumun büyük bir hüsrana uğrayacağını söyledi...
Benzeri uyarıları işadamları da yapıyor...
Öyleyse devleti yönetenler neden önlem almıyor?..
Çözümün yakın olduğunu ısrarla savunanlar vardır...
Bu halimizle, çözüm sonrasında ne yapacağız?..
Nasıl ayakta duracağız?..
Oturup, yeni bir yol haritası çizmeli ve toplumu geleceğe hazırlamalıyız...
Geminin karaya vurduğunu görebilmeliyiz... 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.