Adam, bir anda Enosis kararı çıkartıp müzakerelerin iki ay süreyle kesilmesini sağladı mı?..
Adam, Cevenevre Konferansı’nın tam ortasında “şimdi karar veremeyiz” diyerek, garantörleri eli boş gönderdi mi?..
Adam yeni bir zirve için ‘ön şart’ talep etti mi?..
New York görüşmesinde ‘ön şartı’ ortak belgeye dönüştürmeyi dayattı mı?..
Ortak belge hazırlandı mı?..
Evet bunların hepsini başardı...
Bugün de Ortak Belge’nin taraflara sunulması bekleniyor...
Kıbrıs Türk tarafı; çözüme muhtaç tek tarafmış gibi ekonomik açıdan diz çökmüş Rum liderinin tüm isteklerini kabul etti...
Buna karşın Rum lideri diğer ‘stratejik uygulamalara’ son vermedi...
Özellikle ‘üçlü anlaşmalara’ devam ederek İsrail, Mısır, Yunanistan ve Ürdün’den sonra Lübnan’ı da yanına aldı...
Tümünü ‘ortak savunma’ noktasına getirdi...
Trodos tatbikatı
Geçtiğimiz hafta içinde İsrail ordusundan 400 komandonun Trodos dağlarında Rum komandolarla ortak tatbikat yapmasını sağladı...
Tatbikat ‘işgal altındaki köylerin kurtarılması’ senaryosuyla gerçekleşti...
Kıbrıslı Türklerin 1963’ten sonra silah zoruyla terk ettiği 103 köyün kurtarılmasına ilişkin bir senaryo değildi elbette...
Kuzeydeki Rum köylerinin kurtarılmasını öngören bir senaryo tatbik edildi...
Rum Savunma Bakanı, söz konusu tatbikatın ‘gizlilik anlaşmasıyla’ icra edildiğini, ancak İsrail basınının bunu bozduğunu açıklamak zorunda kaldı...
KKTC’deki siyasilerin karşılıklı rüşvet, yolsuzluk ve suistimal tartışmalarıyla zaman yitirirken, Rum tarafının nelerle uğraştığını göremez duruma gelmeleri gerçekten üzüntü vericidir...
Bizdeki gelişmeleri yakından takip eden ve ‘büyük bir fırsat’ yakaladığını düşünen Rum tarafının askeri hazırlıkları hepimizi endişelendiriyor...
Halkımızın da bu konuda uyanık tutulması gerekiyor...
Ulusal Konseyin çizdiği yoldan yürüyen Rum liderinin bizlerle ‘siyasi eşitliğe’ dayalı bir federasyon kurmak istemediği gözle görülür haldedir...
Ne Anastasiadis’in, ne de diğerlerinin bizleri ‘tanınmış Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ortak yapma ve yetkilendirme niyetleri yoktur...
Bunca yıl bekledikleri gibi, bir süre daha bekleyip, koşullar elverdiği zaman ‘işgal altındaki köylerini’ kurtarma operasyonunu gerçekleştirme hedefleri vardır...
Milletvekilinin itirafı
Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbesi sonrasında eski bir Rum milletvekilinin “bunu fırsat bilerek Gine’deki Türk ordusuna saldırmalı, tümünü esir alıp Baf Havaalanı’na talşımalıydık” şeklindeki açıklaması ‘bir delinin düşüncesi’ değildi...
Eseas ‘delirmişlerin’ oyununu oynayan bizleriz...
Daha çok kazanç, daha çok avanta, daha çok hırsızlık ve yolsuzluk, siyasi avantaj gibi konular gözlerimizi karartmış durumdadır...
Bunların dışında hiçbirşey göremez duruma gelmemiz, Rum liderliği açısından çok büyük bir avantajdır...
Kıbrıs Türk tarafının, Türkiye ile birlikte yılda bir kez gerçeklşeştirdiği ‘Toros tatbikatını’ yıllardır, sırf müzakerelere gölge düşürmesin diye iptal eden bizleriz...
Bunun karşılığında bizlere İsrail ordusuyla birlikte ‘saldırı tatbikatıyla’ karşılık veren ise Rumlardır...
Uykuya devam edebiliriz...
Uyandığımızda çok geç olacak diyenlerin haklı çıkmasını hiç istemeyiz...
Ancak bugünkü ortamların oluşmasına fırsat veren KKTC siyasilerinin şimdiden vicdan muhasebesi yapmalarında fayda vardır...
Yaşadıklarımızın ve bundan sonra yaşayacaklarımızın tek sorumlusu bizleri yönetenlerdir...