Biri soldan, diğeri sağdan gelse de; orta yolu bulan onlardır...
Bakmayın suyun denize akışına...
Elbet bir bildikleri vardır...
Türkiye’nin; bu proje için 1,6 milyar lira harcadığını, Anamur’da 3 tane köyü boşalttığını ve dünyada bir İLK’e imza attığını unutturma gayretlerine de aldırmayın...
Onun da bir nedeni vardır!..
Mühim olan para değil, Kıbrıs Türk halkının ‘kendi kendini yönetme’ iradesidir !..
Öyle değil mi?..
Daima başımız dik ve onurlu olmalıyız...
Bu ülkenin sahibi biz isek; suyu da biz yöneteceğiz!..
Paranın ne önemi var?..
Mühim olan insanlık...
Değil mi yani?..
Bizler ki; 1963-1974 yılları arasında bakana da, bakmayana da; müdüre de, odacıya da ayda 30’ar Kıbrıs Lirası maaş verildiği zamanlarda direnen insanlarız!..
Ayda 30 lira maaşa razı olduk ama Rum’a teslim olmadık...
Baskılara karşı aslanlar gibi direndik...
Öyleyse ay başında maaşların yarısı ödenirse, teslim mi olacağız bir özel şirkete?..
Asla!!!
Kendi kendimizi yönetme mücadelesi veriyoruz arkadaşlar...
Maaşın yarısını ödeseler de direneceğiz, ödemeseler de...
Onu, bunu düşünme
Onu, bunu düşünme
Banka taksitlerini boşver...
Okul taksitlerini, araba kredilerini, ev kirasını da boşver...
Ya birlikte başaracağız, ya da hiç!!!
Cesur ol, geçmişi unutma...
Çıktık açık alınla...
10 yılda her savaştan...
1974’te Rum ganimeti...
1984-1994 Asil Nadir’i yolma dönemi...
2004 Annan sonrasında emlak patlaması...
2014; Ananın pompaladığı dolarların milyara, turistlerin milyona ulaşması...
Ama bırakalım bunları...
Geçti milli nutukların zamanı...
Gerçeklere dönelim, 1974 öncesine...
Rum’un karşısında nasıl da direndik 11 yıl süreyle!..
Aylık maaş 30 Kıbrıs Lirası...
Kimden geliyordu paracıklar?..
Anavatan’dan...
Kim gönderiyordu bulguru, nohudu, pirinci ve şekeri?..
Anavatan...
Susma, gerçekleri söyle
Şimdi bu direniş kime karşı?..
Anavatana karşı...
Benim doğal kaynaklarımı yönetmeye ne hakkı var arkadaşım?..
Barajlar doldu, taştı...
Kuyulardan şeker tadında su çıkıyor!..
Bunu içen hayvanların üçer, beşer şehit olup yollarda kalmasına bakma...
Onlarda Brucella var, hem de Salmonella...
Peki bu hayvancıkların aşılarını kim gönderdi bunca zaman?..
Orasını sorma...
Kuraklık paralarını milyar milyar kim ödedi?..
Yarama dokunma, kaşınırım...
Barajları kim yaptı?..
Maaş ödeyemez durumdaki belediyelerin drenaj kanallarını, kaldırımlarını, yollarını, parklarını yapan kimdir?..
Sus konuşma...
Bunlar kimin umurunda?..
İyi, güzel de...
Sustukça sıra sana da gelecek...
Orası öyle de...
Bu oyunun sonu, öyle ya da böyle bitecek...
Artık demir almak günü gelmişse zamandan...
Meçhule giden bir gemi kalkacak bu limandan...
Ve giden sevgililer bir daha geri dönmeyecekler...
günaydın, Reşat bey, anlayana... 9 Yıl Önce
günaydın reşat bey, anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az. sevgiler... ali özkan