Diyalog Gazetesi
2015-02-28 08:33:01

Oxi Oxi min me paratas

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 28 Şubat 2015, 08:33

Anastasiadis, muhalefette olduğu günlerde ‘başkan seçilmesi halinde’ Kıbrıs sorununu 6 ay içinde çözebileceğini söylüyordu...
Peki güvencesi neydi?..
Türk tarafından ‘o güne kadar’ elde edilen tavizler...
Özellikle de Annan Planı’nın Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilen şekli...
Bunların dışında ‘bir miktar daha’ taviz koparmak suretiyle, Kıbrıs sorununu çözübileceğinden emindi...
Fakat Başkan seçildikten sonra ilk 6 ayı çözümle değil, bir sayfalık metin üzerinde ısrar ederek geçirdi...
“Ya dediğim olur, ya da masaya oturmam” diyerek diretince, Türk tarafı isteklerini kabul etti...
Masaya oturduktan bir süre sonra sıra ‘al-ver’ başlığına geldi...
Anastasiadis, bu kez Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin Kıbrıs açıklarında sondaj çalışması yapmasını gerekçe göstererek masadan ayrıldı...
Böylesi bir pişkinlik dünya siyasetinde görülmüş, duyulmuş değildir...
Sen bir taraftan çözüm için masada bizlere vakit kaybettirirken, diğer yandan doğal gaz çalışması başlatacaksın...
Bir gün Mısır’a, başka gün İsrail’e giderek ‘yasa dışı’ anlaşmalar imzalayacaksın...
Ama benim ‘sondaj çalışması’ yapmamı protesto ederek masadan kalkacaksın...
Buna kargalar bile güler...
Nitekim ne ABD ne de İngiltere, Anastasiadis’in bu iki yüzlü siyasetine destek vermedi...
Lokum, zivaniya, hellim
Kıbrıs’ın doğal zenginliklerinde her iki toplumun da hakkı olduğunu kabul ediyor musun?..
Müzakere masasında iki toplumlu bir federasyona “evet” diyor musun?..
Öyleyse doğal gaz konusunu ve bu konuda uluslararası anlaşmaları neden çözüm sonrasına bırakmıyorsun?..
Geçelim bir başka önemli konuya...
Lokum; dünyanın her yerinde ‘Turkish delight’olarak bilinir...
Sen, Avrupa’yı kandırarak bunu da, Zivaniya’yı da kendi adına tescil ettin...
Şimdi hellim için uğraşıyorsun...
Adına ister ‘hallumi’ de, ister ‘hellim’...
Bu ürün tüm Kıbrıs’ın değil mi?..
Öyleyse niye bizi dışlıyorsun?..
Niye bunu çözüm sonrasına bırakmıyorsun?..
Moskova ile askeri anlaşma
Anastasiadis; en tehlikeli ve en tahrikkar adımı birkaç gün önce attı...
Moskova’ya giderek; Putin ile askeri, ekonomik, sosyal ve kültürel konularda 13 maddelik bir anlaşma imzaladı...
Sportif, ekonomik ve kültürel konularda her iki taraf da istediği ülke ile anlaşma yapabilir...
Fakat mesele Rus donanmasının Kıbrıs’a açılmasına gelince, burada bizlerin de ‘dur’ deme hakkı vardır...
Nitekim Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu dün beklenen açıklamayı yaptı ve Kıbrıs’ın askeri konularda anlaşma yapabilmesinin üç garantör ülkenin onayına bağlı olduğunu hatırlattı...
Yani Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin onayı alınmadan herhangi bir ülke ile askeri anlaşma yapılamaz...
Tek yanlı yapılmış olsa bile, bunun hukuken bir geçerliliği olamaz...
Anastasiadis, müzakere masasını terk ederek, bu tür oyunlara girmekle, çözümsüzlükten yana olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu...
Rusya ise hem bize, hem de Türkiye’ye karşı ayıp etti...
ABD Büyükelçisi’nin yerinde uyarısı
Rum tarafının atmış olduğu tek yanlı adımlar karşısında KKTC siyasetinin yetersiz tepkisi de dikkat çekicidir...
Hala daha ‘inadına çözüm’ diyenler var...
Hala masadan kalkan Anastasiadis’i suçlamak yerine, Türk tarafını eleştirenler var...
Çözümü kim istemez ki?..
Geleceğimizi tehlikeye atmayacak bir çözüme her zaman destek çıkan bizler olduk...
Annan Planı’na “evet” diyen bizlerdik...
Ne var ki; karşı taraf bunu istemiyor...
Egemenliğini tüm adaya yaymak ve bizleri azınlık statüsünde eritmekten başka bir düşünceleri yok...
Yapılan tüm kamuoyu araştırmalarının sonuçları da bunu gösteriyor...
En son ‘Kıbrıslılık’ üzerine bir araştırma yapıldı...
Bizdekilerin çoğunluğu ‘kendimi Kıbrıslı hissediyorum’ dedi...
Onlarda oranlar daha düşük...
Peki bu durumda ne yapmalı?..
Amerikan Büyükelçisi Koening yapılması gerekenleri çok güzel sıraladı...
Ya statükonun devamı, ya ilişkileri artırma ya da yabancılaşarak çözümden uzaklaşma...
İlişkileri artırma bizim önceliğimizdir...
Ama buna da yanaşmıyorlar...
AKEL’in gençlik kolları zaman zaman Trodos’ta iki toplumlu etkinlik düzenliyor...
Ancak bu tür etkinliklere katılanların ezici çoğunluğunu Kıbrıslı Türkler oluşturuyor...
Geçenlerde bizdeki bir parti Gazimağusa’da yemekli etkinlik düzenledi...
Rumların katılımı yüzde 5’in de altında kaldı...
Ne yaparsanız yapın, ilişkilerin geliştirilmesini desteklemiyor, bizimle bir araya gelmiyorlar...
Herşeye OXI...
Yani ‘hayır’...
Attığımız her adıma, yarım asırlık bir şarkı ile karşılık veriyorlar:
Oxi Oxi min me paratas...
Olmaz olmaz bu iş olamaz...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.