Diyalog Gazetesi
2015-05-07 08:52:15

Orda kimse yok mu?

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 07 Mayıs 2015, 08:52

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas, KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminden bir gün önce; yani 25 Nisan’da New York’a giderek, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki Moon ile görüştü...
Görüşmeden sonra kameraların karşısına geçerek şöyle dedi:
“Kıbrıs’ta garantörlüklerin kaldırılmasını istedim. Biz Yunanistan olarak çekileceğiz. Türkiye de çekilmelidir...”
Türkiye garantörlükten çekilmezse ne olacak?..
Kıbrıs’ta çözüm olmayacak...
Kocas’a ne Türkiye’den, ne de KKTC’den günlerce cevap veren olmadı...
Adam cesaretlenmez mi?..
Elbette cesaretlenir...
Gelelim ikinci mesajına...
Bu kez Akıncı’nın Ankara’ya hareketinden bir gün önce yine garantörlük konusunu gündeme getirdi...
Ayrıca çok büyük bir söz söyledi:
“Kıbrıs’ta tek bir Türk askeri dahi kalmayacak...”
Peki kalırsa?..
O zaman Kıbrıs sorunu çözülmeyecek...
Ne güzel!!!
Müzakerelerin başlaması arifesinde bu tür şantajlarla amaçlanan nedir?..
Süreci daha başlamadan bertaraf etmek mi?..
Yoksa Türkiye’yi sınamak mı?..
Türkiye, hemen her fırsatta garantör olduğunu ve buna devam edeceğini açıkladı...
Bugün itibarıyla bu politikada herhangi bir değişiklik yapılmış değildir...
Ayrıca garantörlükten çekilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayı şarttır...
Ve bu pek de mümkün değildir...
Garantörlüğü neden istemiyor
Kıbrıslı Türkler; Yunanistan’ın garantörlüğünün devamına karşı çıkmıyor...
Çözüm sonrasında 900 Yunan askerinin adada kalmasına destek veriyor...
Peki Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan, Türkiye’nin garantörlüğünü neden istemiyor?..
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunda olduğu gibi 900 Yunan askerine karşılık 600 Türk askerinin adada kalmasına neden karşı çıkıyor?..
Onlara göre adada tek bir Türk askerinin kalması dahi, Türkiye’yi buradan tam olarak uzaklaştırmış olmuyor...
Garantörlük konusunda ise kendilerine göre bir savunma yapıyorlar:
“Yarın Türk-Rum futbol maçında kavga çıkması halinde bile Türkiye bunu gerekçe gösterip, adaya müdahale edebilir...”
Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve düşünmeye başlasın...
Türkiye, 1960 anlaşmalarına göre garantörü olduğu Kıbrıs’a ne zaman müdahale etti?..
1974’te Yunan Cuntası’nın ENOSİS amacıyla adaya gelmesi ve katliamlara başlaması sonrasında...
Hâlbuki 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, 1963’te Rumların silahlı saldırıları sonucunda parçalanmıştı ve Türkiye buna müdahale etmedi...
Daha sonra yüzlerce Kıbrıslı Türk öldürüldü...
Yüzden fazla Türk köyü silah zoruyla boşaltıldı...
Türkiye yine müdahalede bulunmadı...
Öyleyse bir futbol maçına savaş uçaklarıyla müdahale etmez...
Zaten böylesi bir müdahaleye uluslararası destek de bulmaz...
Ancak futbol bahanesiyle, Kıbrıslı Türkleri ‘doğrama faaliyetleri’ başlarsa buna elbette müdahale eder...
İyi niyet varsa korku olmaz
Çözüm olması halinde 200 bin civarındaki Kıbrıslı Türk 800 bin civarındaki Rumlara hiçbir şekilde kötülük yapmaz...
İstese de yapamaz...
Buna gücü yetmez...
Ama 800 bin Kıbrıslı Rum; 200 bin Kıbrıslı Türke büyük zararlar verebilir...
Üstelik Kıbrıslı Türklerde, adanın Türkiye’ye bağlanmasını öngören bir siyaset anlayışı yoktur...
Ama Rumlarda ezelden beri ENOSİS hedefi vardır...
Bunun adına ‘Büyük ideal’ veya ‘büyük hedef’ diyorlar...
Ve bu hedefe varabilmek için Türkiye’nin buradan uzaklaştırılmasını şart görüyorlar...
Türkiye, stratejik açıdan bu kadar önemli bir adadan çekilmeyi kabul ettiği anda, kendi geleceğini de sorgulamalıdır...
Bu dava sadece Kıbrıslı Türklerin davası değildir...
Türk milletinin Doğu Akdeniz’deki varlığı, gücü ve yetkileriyle ilgilidir...
Öyleyse; Kocas’a güçlü bir mesaj verilmeli ve bu konunun tartışılamayacağı açık ve net bir şekilde söylenmelidir...
Çözüm olacak diye boğazımıza ip geçiremeyiz... 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.