Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, geçtiğimiz yılın Temmuz ayında ‘Güven Yaratıcı’ önlemlerle ilgili olarak bir paket hazırlamış ve bunu Türk tarafına sunmuştu...
Akıncı’nın seçilmesi öncesinde sunulan bu önlemler paketinde nelerin olduğuna birlikte bakalım:
-Lefkoşa Surlariçi’ndeki dini ve kültürel anıtların restore edilmesi
-Mağusa Surlariçi’ndeki dini ve kültürel anıtların restore edilmesi
-Mayın tarlalarının temizlenmesi
-Askerlerin ateşkes hattından uzaklaştırılması
-Kentsel bölgelerde ateşkes hattının askersizleştirilmesi
-Athienu (Kiracıköy), Piroi (Gaziler), Lefke-Aplıç, Lefkoşa Baf Kapısı, Pomo-Paşiammo-Aşağı Pirgo, Karavostasio (Gemikonağı) kapılarının açılması.
-Antropoloji Laboratuvarı’na ortak ziyaret gerçekleştirilerek Kayıp Şahısları Araştırma Komitesi’nin desteklenmesi.
- Üç yeni teknik komite (Sendikalar, Tamir-İskân, Avrupa Birliği) kurulması.
Yeni lidere yeni öneriler
Anastasiadis’in, Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na sunduğu bu önerilerin çok az bir kısmı gerçekleşebildi...
Bunlardan bir tanesi mayın tarlalarının temizlenmesiydi...
Fakat adı geçen sınır kapıları açılmadı...
Kentsel bölgelerde ateşkes hattı askersizleştirilmedi...
Dini ve kültürel anıtların çok az bir kısmı restore edildi...
Anastasiadis, dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile yaptığı ilk görüşmelerde ise, Güven Yaratıcı Önlemlerle ilgili önerilere bazı eklerin yapılmasını kabul etti...
Mesela; sınır kapılarına Derinya da eklendi...
İki tarafın GSM operatörleri ve elektrik kurumları arasında işbirliği önerildi...
Bir de adanın tümünde geçerli olacak tek sigorta (kasko) meselesi...
Ne var ki; defalarca “oldu, oluyor, bitti, bitiyor” şeklindeki açıklamalara karşın GSM operatörleri arasında herhangi bir işbirliği başlatılmadı...
Ve sonunda Rum liderliği, bunun olamayacağını açıkladı...
Peki neden olamıyor?..
Sahte devletin (!) statüsü yükselirmiş de ondan...
Öğrenciler neden buluşmuyor?
Aslında Rum tarafının ‘Güven Yaratıcı Önlemler’ adı altındaki tek derdi; daha çok sınır kapısının açılması ve yeşil hat boyundaki Türk askeri gücünün zayıflatılmasıdır...
Bunun güven yaratmakla hiçbir ilgisi yoktur...
Güven yaratmak isteyen adam, GSM operatörlerinin işbirliğini engellemez...
Her iki toplumu da kazıklanmadan kurtarmak için tek kasko olayını gerçekleştirir...
İki toplumu yakınlaştırmak için, öğrenciler arasında buluşma sağlar...
Türk tarafından ufacık bir hediye alan Rumları gümrük kapısında azarlamaz, eşyalarına el koymaz...
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun ‘yama olma’ teklifini sudan gerekçelerle tehir etmez...
Amerika’ya gidildiği zaman, Türk tarafının lideri ile görüşmeyi ‘statü farkı’ gerekçesiyle reddetmez...
EOKA kahramanları için yeni büstler dikmez...
ELAM’ın yargılanmasını engellemez...
Ne var ki; Rum tarafı bunların hiçbirini yapmıyor...
İki toplumu gerçek anlamda yakınlaştıracak adımları atmıyor...
Zaten atamaz da...
Kıbrıslı Rum öğrencilere; Türk öğrencilerle buluşma teklifi götüremez...
İngiliz okulunda bunu başarmak için canla başla çalışan müdür yardımcısının görevine son verilmesi bunun en somut kanıtıdır...
Bunlar daha çözüm öncesinde yapılıyor...
Bir de çözüm sonrasını düşünün...
Ben düşünmek dahi istemiyorum...