Taraflardan biri Türk askerini istemediğini, korku duyduğunu söylüyor...
Fırsat buldukça Yunan bayraklarıyla, sopalarla, demir çubuklarla Kıbrıslı Türklere saldıran bu insanlar, diğer yandan Türkiye’ye “sen çık git” diyor...
Taraflardan diğeri, Yunanistan’ın desteklediği Rum terör örgütlerinden korktuğunu, onlara güvenmediğini söylüyor...
Türk askerini ve Türkiye’nin garantisini tek güvence görüyor...
Aradan bunca yıl geçti; hala bu gerçek anlaşılmadı mı?..
İki taraf birbirine güvenmiyor...
Biri Yunan askerinden, Rum terör örgütlerinden korkuyor, diğeri Türk askerinden...
Birleşmiş Milletler’in eski Genel Sekreterlerinden Kurt Waldheim, Perez de Cuellar, Butros Gali, Kofi Annan, Ban ki Moon anlamadıysa, şimdiki Antonio Guterres anlamalı...
İngiltere’nin eski Başbakanlarından Margaret Thatcher, John Major, Tony Blair, Gordon Brown, David Cameron anlamadıysa; Theresa May anlamalı...
ABD’nin eski başkanlarından Gerald Ford, Jimmy Carter, Ronald Reagan, George Bush, Bill Clinton, oğul Bush, Barack Obama anlamadıysa Donald Trump anlamalı...
İşte olmuyor...
İki toplum birbirine güvenmiyor...
Biri Yunan bayrağından, diğeri Türk bayrağından kopmuyor...
Biri çan sesine alışmış, diğeri ezan sesine...
Bunları zorla bir araya getirme gayretleri bugüne kadar sonuç vermedi...
Hala ‘zorlama’ devam ediyor...
Ama olmuyor...
Başlık parasıyla da olmuyor
Türk tarafı “Al şu topraklar senin olsun” diyor...
Elinde kalacak topraklara Rumların yerleşmesini kabul ediyor...
Rum mülkünde oturan Türkleri, mahkemeye havale ediyor...
Dört özgürlüğün eksiksiz uygulanmasını onaylıyor...
Ama yeterli olmuyor...
Taraflardan biri Yunanistan’la ilişkileri daha da güçlendirirken, diğerine “Sen anandan da bayrağından da, askerinden de tamamen uzaklaşacaksın” diyor...
Yunan vatandaşlarına ‘AB kimliği’ çerçevesinde kapıları sonuna kadar açıyor, Türk vatandaşlarına seyahat hakkı vermiyor...
Bunlar olabilecek şeyler değil...
Birbirine güvenmeyen, birbirinden korkan insanları zorla gerdeğe koyamazsınız...
Koyarsanız kıyamet kopar...
Kavgalar başlar...
Cinayete kadar gider bu evlilik...
Yazık, günah değil mi?..
Bırakın önce ‘iyi komşu’ olmayı öğrensinler...
İstediklerinde buluşup, eğlensinler...
Mülklerini değiştirsinler...
Değiştiremeyenleri ödesinler...
Düşmanlık aşılayan eğitim sistemlerini değiştirip, dostluğu ön plana çıkarsınlar...
Belki 50, belki 100 yıl içinde bunu başarabilirlerse; o zaman evlilik kendiliğinden gelir...
Ama bugün için onları zorla gerdeğe sokmayın...
Yazık edersiniz...
Hasan Abdurrazak 8 Yıl Önce
Elli yıldır ayni şeyleri görüşüyorlar. Görüşmedikleri ne kaldı ki hala tarih veriliyor. Bizim kırmızı çizgilerimiz onların da kırmızı çizgileri. Yani bu iş olmaz boşuna şurası verilecek burası verilecek diye insanları tedirgin ediyorlar. Noktayı koyup yolumuzu çizmeliyiz.
Mustafa seyfi 8 Yıl Önce
Tam fikir im bu Kadar basit iste
Sabiha Koksal 8 Yıl Önce
Aynen , her satıriyla, cümlesiyle ve kelimesiyle Katılıyorum. Kalemine yüreğine sağlık. Gönül ister ki TUM Kibris Türk'ü bu görüşe iştirak etsin. Londradan selamlar.
Aliriza 8 Yıl Önce
Harikasın Reşat Bey