Yine de toplumun önemli bir kesimi “Acaba olur mu?” sorusuna yanıt aradı ve gelişmeleri yakından izledi...
Başarısız olacağı belliydi, çünkü ortada 2 tane Meclis kararı vardır...
Rum Temsilciler Meclisi’nin kararı Kıbrıs sorununa ‘garantilerden arınmış bir çözüm’ öngörüyor...
KKTC Meclisi’nin kararı ise ‘Garantörlüğün devam etmeyeceği bir çözüm olmaz’ şeklindedir...
Meclis kararları iptal edilmediği sürece, taraflardan hiçbiri tek başına adım atamazdı...
Nitekim; Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye heyeti, garantiler ve asker konusunda Rum tarafının oyununa gelmedi...
Müzakerelerin başından itibaren ‘sıfır garanti, sıfır asker’ tezini savunan Rum-Yunan tarafının amacı sonuca gitmek değildir...
Güneyde yaklaşan seçimler nedeniyle Anastasiadis sağ cephenin oylarını tehlikeye atamazdı...
Onursal Başkanı olduğu DİSİ partisinin kurucuları ve tabanda ezici çoğunluk EOKA’cıdır...
Papadopulos’un aday olması nedeniyle ilk turda faşist DIKO, Yeşiller, Çevreciler, Edek ve Elam’ın oylarını alamaz...
Ancak ikinci turda AKEL adayı ile yarışması halinde bu oylara ihtiyacı vardır...
Kısaca, şartlar da ortaya konan paketler de çözüm için uygun değildi ve iki yılı aşkın bir süre devam eden bu süreç başarısızlıkla sonuçlandı...
Kuşkusuz; müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması, Güney Kıbrıs ile ilişkilerimizin askıya alınması anlamına gelmiyor...
İlişkileri geliştirmek, karşılıklı güveni artırmak için çalışmalıyız...
Terör örgütlerinin bertaraf edilmesi yönünde ortak etkinliklere devam etmeliyiz...
Rum tarafında eğitim sisteminin değiştirilmesi için özellikle AB nezdinde girişimler yapmalıyız...
Çöpler evin içine girdi
Müzakereler koptu diye, ülkede ne var ne yoksa talan edilmesine karşı çıkacağız...
Doğayı korumak için hep birlikte mücadele vereceğiz...
İçte çok ciddi sorunlarımız vardır...
Bunların çözümü için çalışacağız...
Halkımız her sabah ölümlü trafik kazalarının yarattığı acılarla uyanmamalı...
Halkımız sabah 04.00’lere kadar barlardaki müzik sesleriyle kalp krizi geçirmemeli...
Türkiye’den gelen su denize dökülürken, köylerimiz susuzluktan kırılmamalı...
Kuyu suyu kullanımına son verilmeli...
Asbestli su borularının derhal değiştirilmesi yönünde adımlar atılmalı...
Kaynakların doğru yönde kullanılması için kalıcı önlemler alınmalı...
Yatırımcılar için yeni teşvik sistemleri geliştirilerek, Güney Kıbrıs’ın yaptığı gibi büyük kuruluşları adaya çekmeli...
Yeni yollar, trafikte yeni düzenlemeler, suçlara yönelik ağır cezalar öngören yasalar yapılmalıdır...
Çözüm olmadı diye, halkımızın sağlığını tehlikeye atan girişimlere göz yumulmamalıdır...
Ülkemizde güvenle tüketebileceğimiz gıdaların yetiştirilmesini istiyoruz...
Hellimimizi geri istiyoruz...
Tarihi eserlerin korunmasını, çevreye sahip çıkılmasını istiyoruz...
Çöplük içinde yaşamaya “hayır” diyoruz...
Tüm bunların yapılabilmesi için yeni bir ruha, yeni bir heyecana ve temiz yönetimlere ihtiyacımız vardır...
Başaramayanlar ‘cesaret gösterip’ veda etmeli...
Başarabilecek olanlara şans tanınmalı...
KKTC demokrasisini yaşatacak ve geliştirecek bir döneme girilmeli...
Gerekirse ‘sil baştan’ yeni bir sayfa açılmalı...
*****
Akıncı’nın tarihi itirafı:
Biz pazarlık yaparken, onların bavulları hazırdı...