Kuzey Kıbrıs’ın ilk Başbakanı Nejat Konuk, dün Meclis önünde düzenlenen törenin ardından son yolculuğuna uğurlandı...
O’nun için ‘çok anlamlı’ sözler söylendi...
Dürüst bir insandı...
Başaramadığını veya eleştirildiğini gördüğü anda koltuğu bırakan ilk Başbakan olmuştu...
Koltuğu bırakmasının nedeni ise, mazot zammı nedeniyle çiftçilerin Lefkoşa’da gerçekleştirdikleri eylemdi...
Yüzlerce çiftçi tarım araçlarıyla birlikte Lefkoşa’ya inmişti...
Başbakan Nejat Konuk ise sert eleştiriler karşısında istifasını verip, görevden ayrılmıştı...
O günlerde Kıbrıs’ta siyaset anlayışı böyleydi...
O günlerde, 1974 öncesinden kalma bir yöneticilik anlayışı vardı...
Ve bu anlayış, KKTC’nin kurulduğu 1983 yılına kadar devam etti...
İkinci Başbakan merhum Osman Örek de mazot zammına ve Panama şirketine yönelik tepkiler sonrasında istifa etmişti...
Üçüncü Başbakan merhum Mustafa Çağatay, Rum’dan bedava alınan elektrik ücretlerine zam yapılması sonrasında oluşan tepkiler nedeniyle UBP Genel Başkanlığı’na yeniden aday olmamış ve Başbakanlık görevini bırakmıştı...
Kıbrıs Türk siyasetinde en temiz isimlerin, tepkiler karşısındaki hareket tarzı böyleydi...
Eski anlayış yok oldu
İlk Başbakan Nejat Konuk’un dün son yolculuğa uğurlanmasının ardından yüzlerce hayvan üreticisi, traktör ve diğer tarım araçlarıyla birlikte Meclis önüne geldi...
Başbakan’a ve ilgili bakanlara görüşme çağrısı yapıldı...
Başbakan, eylemcilerle görüşmek için Meclis’in bahçesine gelmedi...
“Onlar makamıma gelsin” dedi...
Hayvan üreticileri buna itiraz etmeden görüşmeye gitti...
Sonuçta herhangi bir uzlaşı olmadı...
Hayvan Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları’na göre; süt bedellerini alamayan üreticilere “para, mara yok” dendi...
Üreticilerin diğer taleplerine karşı da olumlu bir yaklaşım sergilenmedi...
Üreticiler çaresizlik içinde eylem yerine döndü...
Sabahın erken saatlerinde başlayan bir mücadele, yağmurun da etkisiyle onları yormuştu...
Yine de “pes etmek yok” diyerek, araçlarını Meclis önünde bırakıp, dinlenmeye çekildiler...
Bugün yeniden Meclis önünde olacaklar...
Ne var ki; Meclis’te birleşim olmadığı için, orada muhatapları da olmayacak...
Yani, sorunun çözülmesi yönünde herhangi bir umut yok...
Yapılması gereken bellidir
Şimdi, hayvan üreticilerinin neden eylem yaptığı konusuna bir kez daha açıklık getirelim...
Bu insanlar hükümetten karşılıksız para istemiyor...
Onların derdi; iki ay öncesinden teslim ettikleri süt paralarının ödenmemesidir...
Devletin ilgili kurumu, üreticiden aldığı sütün bedelini ödemiyor...
Üretici ürün bedelini alamadığı için hayvanına yem veremiyor...
Evinin ihtiyaçlarını karşılayamıyor...
Diğer yandan, hükümetin kamu görevlilerine bir hafta içinde çifte maaş ödediğini görünce, doğal olarak tepki içine giriyor...
“Herkese var da neden bize yok?” diyerek, tek seçeneği olan eylem kartını masaya koyuyor...
Başka ne yapabilirler ki?..
Burada önemli olan ilgili bakan ile Başbakan’ın, bu insanların derdini anlaması ve uzlaşının sağlanmasıdır...
Aksi halde başlayan gerginliğin tırmanması, hükümet açısından da, üreticiler açısından da iyi sonuçlar vermeyecek...
Birçok insan üzüntü yaşayacak...
Siyasete olan güvensizlik daha da artacak...
Nisan’daki seçimler bu eylemden ciddi bir şekilde etkilenecek...
Çiftçi ve hayvancının, tarihin en kötü günlerini yaşamakta olduğunu kabul etmeliyiz...
Ürün bedelini alamayan hayvancıların bir de hastalıklar karşısındaki çaresizliği vardır...
Hiç kimse bunları görmezden gelemez...
Hayvan hastalıklarına karşı etkin önlemler alınmaz ve sorunun çözümüne gidilmezse, daha çok insanımızın, daha çok hastalıklarla yüzgelmesi kaçınılmazdır...
Yazık ve günah değil midir?..
Siyaset ‘çere üretme’ ve ‘yönetme’ sanatıdır...
Diyalog ve uzlaşı temenni ediyoruz...