Kuzey Kıbrıs’ta tek gündem seçim olunca; insanlar sabah, akşam ‘yeni adayları’ konuşmaya başladı...
Bugün itibarıyla eski partilerin daha çok ‘eskilerden’ aday çıkaracakları bir görünüm var...
Bunca zaman ‘yeniliklerden’ ve ‘genç kadrolardan’ söz edilirken, partilerin büyük bir çoğunluğunun kendilerini yenileyemedikleri gözden kaçmıyor...
Gençlerin de seçimlere yönelik ilgilerinin yok denecek kadar az olduğunu görüyoruz...
Küçücük ülkemizde ‘Başkanlar’ ve ‘MYK’lar’ ne diyorsa, o oluyor...
Dolayısıyla ‘gençlerin’ veya ‘yeni yüzlerin’ siyasete girmelerinin pek bir anlamı olmuyor...
Yeni fikirler ve ileri seviyedeki düşünceler; eski alışkanlıkları değiştirme başarısı gösteremiyor...
Bir de ‘saldırı’ kültürünün egemenliği karşısında, aklı başında olan insanlar siyasetten uzak duruyor...
Doğrusu da bu değil mi?..
Saldırı kültürüne alışanları veya bu kültürü güçlendirenleri frenlemek çok zordur...
Hatta mümkün değildir...
KKTC’yi A’dan Z’ye kadar değiştirebilecek bir güç oluşmadıkça, bu bozuk düzen devam edecek...
Kısmi değişimler yaşansa bile; genelde ağırlaşan sorunların ortadan kaldırılması kolay olmayacak...
Fikri olan var mı?
İç siyasette olduğu gibi dış politikadaki başarısızlıklar da hepimizi üzüyor...
Güney Kıbrıs’ın İsrail ile başlattığı askeri işbirliği; komandoların karşılıklı eğitilmesine kadar uzanırken; KKTC Meclisi ‘Türkiye’nin garantörlüğünü tek yanlı ortadan kaldıran’ Rum Meclisini kınama becerisini dahi gösteremiyor...
Yine Güney Kıbrıs, İngiltere ile askeri üslerin geleceğini masaya yatırırken, bu konuda söz hakkı olan Kıbrıslı Türklerin dışlanması karşısında kimse ses çıkarmıyor...
Çok endişe verici bir durum...
Son olarak Güney Kıbrıs ile Fransa arasında askeri işbirliği ve bu çerçevede Tatlısu (Mari) Askeri Üssünün kullanımı gündeme geldi...
Rum lideri, Türk arazisi üzerinde kurulan bu üssün kullanımını Fransa’ya vermek istiyor...
Konuyu Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile ele aldığını gizlemediği gibi; askeri uzmanların yakın bir gelecekte adaya gelerek Tatlısu’da inceleme yapacağı açıklandı...
Bunlar bizim ülkemizde oluyor...
Rum Yönetimi; Kıbrıslı Türklerin tek savunucusu ve koruyucusu olan Türk askerini adadan çıkarmak için tüm gücüyle mücadele verirken, diğer yandan dost olarak gördüğü Fransa’ya üs hediye ediyor...
İsrail ve Yunanistan ile askeri anlaşmalar imzalayıp, komandolarını bu ülkelerde eğitiyor...
Ve KKTC’deki siyasiler bu gelişmeleri görmezden geliyor...
Büyük bir kısmı bu tür konularla ilgilenmiyor...
Böylesi bir siyaset düzeyi ile KKTC’nin ileriye gidebileceğini düşünmek, saflıktan öte bir şeydir...
Atalarımız ne demiş:
Kendi düşen ağlamaz...