Diyalog Gazetesi
2016-01-27 10:09:30

Nasıl güveneceğiz?

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 27 Ocak 2016, 10:09

Utanmazlığa bakınız...
Avrupa Birliği, Türkiye’ye sığınan mülteciler için kullanılmak üzere 3 milyar Euro verecekti...
Fakat henüz bu yönde atılan bir adım yok...
Bir yandan Türkiye’ye “Aman bu mültecilerin Avrupa’ya akın etmesini önleyin” diyorlar; diğer yandan 2 milyonu aşkın insanın ihtiyaçlarının karşılanması konusunda yardımcı olmuyorlar...
Türkiye’nin bugüne kadar Suriyeli mülteciler için harcadığı paranın tutarı neredeyse 10 milyar Euro’ya ulaştı...
Koca Avrupa Birliği 3 milyarı veremiyor her ne halse!!!
Türkiye; yardımın bir an önce gerçekleşmesini istiyor...
Onlar; gerekli araştırmaların henüz bitmediğini söylüyor...
Hatta daha da ileri giderek “Türkiye yapması gerekenleri yapmadı” diyor...
Tam bir rezalet...
Büyük bir ayıp...
İnsanlık adına utanç verici...
Yunanistan’a tehdit ve şantaj sonucu 100 milyar Euro’dan fazla para verdiler...
Şimdi 2 milyonu aşkın insan için Türkiye’ye 3 milyarı veremiyorlar...
Ve bu iki yüzlü siyasetin uygulayıcıları, diğer yandan Kıbrıs’ın tamamını garanti etmek istiyor...
“Biz size yeteriz” diyerek, Türkiye’yi uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan bir haktan mahrum etmek için bütün güçleriyle çalışıyorlar...

Tarihi itiraf
Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis, geçtiğimiz hafta içinde istemeyerek de olsa AB’nin iki yüzlü politikasını teşhir etmek zorunda kaldı...
 Türkçe’nin Avrupa dili olması konusunda yapmış oldukları önerinin ‘Büyük külfet olacağı’ gerekçesiyle reddedildiğini açıkladı...
Koca Avrupa Birliği...
Yunanistan’a 100 milyardan fazla mali yardım yaparken...
Türkçe’nin AB dili olmasına ‘Büyük külfet olacağı’ gerekçesiyle ‘hayır’ diyebiliyor...
“Statüko devam edemez... Çözüm olmazsa mahvoluruz” diyen KKTC’nin müthiş siyasileri de her ne halse bu tür açıklamaları görmezden, duymazdan geliyor...
Kasulidis’in açıklamasından bu yana neredeyse bir hafta geçtiği halde, KKTC’den ve Türk Dışişlerinden bir kelimelik açıklamanın gelmemesi şaşırtıcı değil midir?..
Yürütülen bu siyaset ve hemen her meselede ‘çaresizlik’ görüntüsü verilmesi üzücü olduğu kadar düşündürücüdür de...
Yoksa hak ve adalet aramak ‘Barış diline’ ters mi düşüyor?..
Geleceğin garanti altında olacağı bir çözümde ısrar etmek...
Uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarımıza sahip çıkmak...
Kendimizi, çocuklarımızı ve geleceğimizi terörizme karşı korumak ‘Barış diline’ ters mi düşüyor?..

İçimiz yanıyor
‘Barış dilinden’ söz etmişken, yüzlerce insanın katili, EOKA terör örgütünün kurucusu ve Başkomutanı Grivas’ın ölüm yıldönümü münasebetiyle yayınlanan bir habere dikkat çekmenin görevimiz olduğunu düşünüyorum...
Bizim tarafta bu haber halkımıza ‘tersten’ sunuldu...
Doğruyu yazan sadece Diyalog oldu...
Tersten sunma meselesini açalım mı?..
Ajans haberinin ana kısmında Grivas’ın heykeline boya ile saldırı düzenlendiği belirtiliyordu...
Son paragrafında ise; EOKA’nın yerini alan ELAM terör örgütü mensuplarının federal çözüm aleyhinde sloganlar attıkları ve eylem yaptıkları belirtiliyordu...
Kıbrıslı Türkler açısından önemli olan size göre hangisidir?..
Heykelin boyanması mı, yoksa EOKA’yı canlandıran ELAM’ın federasyon aleyhtarı eylemi mi?..
Yoksa Rum devlet yetkililerinin de EOKA liderini anma törenine katılması mı?..
Yoksa, her tarafın Yunan bayraklarıyla donatılması mı?..
Yoksa mezar başına dikilen süngülü otomatik silahlar mı?..
Bunlar; bizdeki siyasileri hiç mi ilgilendirmiyor?..
Bunlar; halkımızın, çocuklarımızın geleceğini hiç mi düşünmüyor?..
Bunların gözlerine perde mi indi?..
Bunlar; ileriki günlerde akacak gözyaşlarının hesabını mezarda bile veremeyeceklerini hiç mi hesaba katmıyorlar?..
Türk askerinin geri çekilmesi ve Türkiye’nin garantörlüğünün ortadan kaldırılması için bizzat Yunanistan tarafından ‘seferberlik’ başlatılırken, Kıbrıs’ı kana bulayan, yüzlerce masum insanın katili Grivas’ın, Rum lideri Anastasiadis’in partisi tarafından törenle anılması bizdekileri hiç mi rahatsız etmiyor?..
Mezar başında silahların sergilenmesi bizdekilere hiç mi mesaj vermiyor?..
Siyasilerden vazgeçtim...
Kurum ve kuruluşlarımıza ne oldu?..
Maaş kavgasından başka bir gündemi yok mu sendikalarımızın, ya da diğer sivil toplum örgütlerimizin?..
Özgürlük elden gittikten sonra, bırakın maaş almasını, bu ülke topraklarında nasıl barınabileceğimizi düşünen insan da mı kalmadı?..
Neler oluyor ey insanlar...
Neler oluyor?..
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.