Cumhurbaşkanı Akıncı, müzakerelerde henüz tam uzlaşının sağlanamadığını ve “her şey bitmiştir” noktasında olmadıklarını açıkladı...
Sürecin New York’ta devam edeceğini belirtirken, referandum aşamasına gelindiğinde halka her şeyin açıklanacağını ifade etti...
Ayrıca önümüzdeki kritik süreçte halkın desteğini isterken, hükümetin tavrını ilk defa sert ifadelerle eleştirdi...
Hükümet kanadı ise; görüşme tutanaklarının kendilerine iletilmesine karşın müzakere heyetinde yer almanın farklı bir talep olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı’nın bu konuya olumsuz yaklaşmasını içine sindiremiyor...
Ayrıca; gerek Başbakan Özgürgün, gerekse Başbakan Yardımcısı Denktaş ve Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu’nun ‘Rumların niyetleri’ konusunda ciddi kuşku duyduklarını görebiliyoruz...
Bunda haksız oldukları söylenemez...
Özellikle faşist, ırkçı, terorist ELAM’ın parlamentoya girmesi, Kıbrıslı Türklere yönelik saldırıların devam etmesi; güvenlik endişelerimizi daha da artırıyor...
Bu gerçekler ışığında Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamına ihtiyacımız vardır...
Güvenlik ve garantiler konusunda yanlış yapma şansımız yoktur...
Cumhurbaşkanlığı sarayında gerçekleşen dünkü görüşme sonrasında yapılan açıklamalara bakıldığında, Kıbrıs Türk halkının yakın bir gelecekte “evet” ile “hayır” arasında sancılı bir süreç geçireceği de anlaşılıyor...
Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında iplerin koptuğunu söyleyemeyiz...
Ancak, arada ciddi bir gerginliğin olduğu anlaşılıyor...
Ve bu gelişme, müzakerelerin en kritik aşamasında elbette üzüntü vericidir...
Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu’nun bugünkü temasları sonrasında tarafların ‘dayanışma içine’ girmesi halkımızın beklentisidir...
Daha çok dayanışma, daha güçlü savunma ve bunun sonunda Kıbrıs Türk halkının haklarına sahip çıkma...
Yapılması gereken budur...
Uluslararası hukukçular istiyoruz
Hükümet kanadının, olası bir anlaşma metninde yer alacak ifadelerin ileride tehlikeler yaratabileceği yönündeki endişesine gelince...
Özellikle’mülkiyet’, ‘yönetim’ ve diğer bazı konularda varılacak uzlaşıların uluslararası hukuk kapsamında değerlendirilmesi şarttır...
Bildiğimiz kadarıyla Rum tarafının müzakere heyetinde bu konuda uzman kişiler vardır...
Ve Rum tarafı, uzman kişilerden alınan bilgiler doğrultusunda müzakere yürütüyor...
KKTC hükümeti de bu konuda endişeleri ortadan kaldırmak istiyorsa; tutanakları inceleyerek, rapor sunabilecek yabancı uzmanlara başvurma hakkına sahiptir...
Kuşkusuz; ünlü hukukçulardan destek almak büyük masraflar gerektirecek...
Gelecekle ilgili kaygılardan söz eden hükümet ortakları, bu masrafları omuzlayabilecek bir bütçe ayarlamalı ve hem kendilerini, hem de halkı rahatlatmalıdır...
Böylesi bir hareket, herkese yardımcı olacağı için Cumhurbaşkanı tarafından da mutlaka anlayışla karşılanır...
Hükümet, çok kritik bir süreçte; üstelik ihaleye çıkmadan 17 tane yeni makam aracı alacağına, bu kaynağı ‘KKTC halkının geleceğini sağlama alacak’ bir oluşum için harcayabilir...
Bugün için ihtiyacımız kendi içimizde gerilim değil, uzlaşı içinde doğru kararlar alıp, ilerleyebilmektir...