Ülkede tüm gelişmeler UBP Kurultayına indekslendi. Hal böyle olunca söz konusu Kurultayla ilgili gelişmeler yalnızca o partiyi ve üyelerini ilgilendiren bir olay olmaktan çıktı. Bu bakımdan Başbakan Sayın Saner’in, UBP Kurultayı ile ilgili itirafları önemlidir. Sayın Saner, UBP için Tüzük Değişikliği önerdiklerini anlattı. Ancak bunlara itiraz olduğunu, sonuçta CB Sayın Tatar’ın Başkan adayları ile birlikte kendilerini toplantıya çağırdığını ve orada uzlaştıklarını söyledi. Ama buna karşın Sayın Sucuoğlu ile Sayın Taçoy’un hala Tüzük Kurultayı talep ettiklerini ve pandemi nedeni ile bunu nasıl yapacaklarını sordu. Bu anlattıklarından iki ciddi sorun ortaya çıkıyor. Biri “tarafsızlık” yemini yapan CB Sayın Tatar’ın, UBP’nin iç işlerinin doğrudan tarafı olduğu. Diğeri ise Tüzük Değişikliği meselesidir. Bunlar ise iki kritik noktada toplanır. Biri, Kurultay seçiminin iki ilçede nasıl yapılabileceği diğeri ise Kurultayda hangi üyelerin oy kullanabileceği ile ilgilidir. Bu ise 5 bin kişiyi ilgilendiren mesele. Bütün bunlar Tüzük Değişikliğinin onaylandıktan sonra gerçekleşmesini gerektirir… Sayın Saner bunun için Tüzük Kurultayı talep eden Sayın Sucuoğlu ile Sayın Taçoy’u eleştiriyor. Halbuki bu doğru bir talep, Sayın Saner’in anlattıklarından, Tüzük Kurultayı olmadan, değişikliklerin yaşama geçmesi gerektiği noktasında olduğunu anlıyoruz. Tüzük partilerin “Anayasasıdır”, olmasa da olur, mümkün değildir.
Üstelik UBP Tüzüğüne göre, Parti Kurultayından en az bir ay evvel İlçe Kongrelerinin tamamlanması gerekir. Ama Kurultaya 50 gün kalmış olmasına karşın, halen ilçe Kongrelerinin yapılma ilanı netleşmedi. Netleşmedi, çünkü daha ilçe Kongresi için köy ve şehir örgütlerinin kongre programı da kamuoyuna ilan edilmedi. Eğer Ekim sonunda UBP Kurultayı yapılacaksa, şimdiden tüm ada çapında ilçelerde her gece, en azından 10-15 yerleşim yerinde arka arkaya örgüt Kongrelerinin yapılması gerekir. Bu Kongrelerde ve İlçe Kongrelerinde, Genel Kurultayda en azından 4 Başkan adayının yer alacağı açıkken, çok azında seçimler tek adayla olacak. Yani oralarda da iddialı seçimler olacak.
Hal bu iken, hala belli olmayan bir esas var. Kurultayda oy kullanacak üyeler kim? Sayın Saner’in açıklamasından öğrendiğimiz kadarı ile en az beş bin üyenin oy kullanma hakkı halen net değil. Net değil, çünkü bu 5 bin kişinin oy kullanabilmesi için Tüzüğün oy kullanma hakkı ile ilgili maddesinin değişmesi gerekir. Daha Tüzük Kurultayı olmadı ve nasıl olacağı da belli değil. O zaman kim nasıl oy kullanacak? Düşünün daha Tüzük Değişmeden oy kullanırlarsa, nasıl bir hukuksuzluk olur? Eğer tüzük değiştikten sonra Kurultay için oy kullanırlar, ama İlçe ve örgüt kongreleri için o üyeler oy kullanamazsa nasıl bir garabet doğar? Üstelik Siyasi Partiler Yasası’na göre, bu üyelerin üye olma kriterlerine sahip olup olmadıklarını, yani başka partilere üyelik durumları var mı ve oradan istifa edip etmedikleri ile ilgili konumu Yüksek Seçim Kurulu inceledikten sonra kesinleşir. Yani daha bu 5 bin üyenin durumu ile ilgili net bir bilgi kamuoyu ve parti tabanı ile de paylaşılmadı. Kısacası tüm ülkenin ve toplumun ekonomisi, siyaseti ve toplumsal varlığının kaderini indeksledikleri UBP Kurultayı ile ilgili sayısız bilinmezlik var.
Bu parti içinde ve ülkenin bütününde belirsizliğe yol açıyor. Bunca iç ve dış sorun içinde iken bu olamaz… Bir makam için toplum bu hale düşemez. Sırf, “seçime Başbakan ve Parti Başkanı olarak girmek istiyorum” diyen Sayın Saner’in bu siyasi kaprisi için toplum, demokrasi, ekonomi ve bizzat kendi partisi böyle sıkıntılı hale sokulamaz.
Bu nedenle bir an evvel erken seçim ve UBP Kurultayı netleşmeli ve toplum bu kötü zamanda böylesi bir belirsizlikten çıkmalıdır. Toplumsal sorumluluk ve yurtseverlik bunu gerekli kılmaktadır.
Kurultay ve ülke sorunu
Paylaş