Her hafta gündeme bir skandal damga vuruyor. Biri bitmeden diğeri başlıyor. AdaPass bunlardan biri. Bununla ilgili Sayıştay Raporu ve Ombudsmanın açıklaması vahim. Peki bu tür skandalların artması toplum olarak “mayamızın” bozukluğundan mı? Bunu değerlendirmek gerekir. Önce Külliye ve Müftülük meselesine bakalım. Külliye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Kıbrıs ziyaretinde aniden gündeme girdi. Peki bunu Sayın Erdoğan durduğu yerde mi yaptı? Bence hayır. Onun gündemine bunu, son CB seçimlerinde göreve gelen Sayın Tatar getirdi.
Sonra halktan tepkiler geldi. Ekonominin ciddi sorunlar yaşadığı, kaynak sıkıntısı çekilen ve eğitim, sağlık, yol güvenliği, sanayi, turizm, tarım ile esnafı desteklemek için tek bir kuruşun dahi önemli olduğu bu zamanda, bu öncelik mi, diye insanlar sorguladı.
Sonra ne oldu? Külliyenin mimarına KKTC vatandaşlığı verildiği ortaya çıktı. Ne için? Kanuna karşı hile yapılarak söz konusu projenin yürütülmesi için. Aynı döneme denk gelecek şekilde görev süresi sona eren Din İşleri Başkanı ki bizim tabirimizle Müftülük makamı için, aynı yolla, yani kanuna karşı hile yolu ile atama yapıldı. Türkiye’den bir din görevlisine KKTC vatandaşlığı verilerek Müftü yapıldı. Yani KKTC vatandaşları arasından bu göreve layık bir kişi bulunamadı.
Eğer siz, “egemen” dediğiniz bir devlette, önemli işleri; o devlette var olan kanuna karşı hile yolu ile ideolojik ve siyasi amaçlarınız için hal etme yolu tutarsanız, işte o zaman kurumsallaşma ve kurallar bütünlüğünü kendi elinizle darbelersiniz. O zaman kural, yasa, tüzük, mevzuat bütünlüğü toptan sarsılır. Bu sarsıntı Kıb-Tek yakıt alım kaosuna ve AdaPass skandalına ve diğer irili ufaklı alangirli işlere kadar uzar. Eğer yönetim kendi yasa ve mevzuatlarını delmek için en önemli konu olan vatandaşlık meselesini, kanunu es geçmek için hile aracı yapıyorsa, pek çok olumsuzluğu kendi eli ile yaratır. Bunu gören bürokrasi, vatandaş, etkin odaklar, artık kanuna karşı hile yolu ile iş yapmaya veya kamu kaynakları üzerinden menfaat sağlama yolunu genişletir.
Bunun için kurumsallaşma ve kurallarla var olma yolu tıkanır. Bu tıkanıklıktan ise toplumsal çürüme, devlette çöküş başlar. Bu her alana yayılır. Ancak bunun bir vahim yanı daha var. Kurumsallaşma ve kurallarla var olma talebi de zarar görür. Nitekim bugün arazide, kurumsallaşma ve kurallarla var olma devinimini savunan siyasi güçlere, seçmenden gelen bir tepki var. “İş başına gelirsiniz, kanun nizam, kural dersiniz ve bize destek olmazsınız. Bakın diğerlerine iş başına gelir gelmez kendi destekçilerine istihdamdan tutun, kaynak aktarmaya kadar her şeyi verirler” derler. Yani siyaset alanında kurumsallaşma, yasa ile kural ve mevzuatlara dayanmak geçerli olmamaya başladı. Kanuna karşı hile ve kural dışı iş yapma meziyet sayılıyor. Pandemi olayında, Kuzeyde yapılan aşının, kartının evrensel kabul görmesi sorunu olan tanınmamış bir devlette, her şeyin kuralı ile güvenlikli bir şekilde olması zeminini güçlendirip, bu güven temelinde kendini evrensel tüm platformlara kabul ettirme amacı varken; bu laçkalıkla AdaPass rezaleti yaşadık… Sonra milliyetçilik nutukları eşliğinde dünya tanısın talebi yapılıp, kuşku beyan eden tüm güçlere de sert sert söylemler yapacaksın. Olmaz.
Hangi gerekçe ile olursa olsun devlet, hükümet kanuna karşı hile yaparak iş bitiremez. Külliye ve Müftülük işi, “balığın baştan koktuğunun” örneğidir. Kurumsallaşma ve kurallarla yaşama hedefimiz olmalıdır. Bu nedenle bu düzene eleştiri yapan herkes, kural dışı yapılan işlere özenmemelidir. Kurumsallaşma ve kurallarla var olma toplumsal varlık ve demokrasinin temelidir.
Külliyeden, AdaPass’a, Müftülüğe...
Paylaş
Hakan Güneş 3 Yıl Önce
Çok doğru ve zaman ötesi bir yazı.
Turkish power 3 Yıl Önce
Biz anavatan olarak kendi islerimizi(işsizlik liyakatsizlik demokrasi hukuk ekonomi dincilik vs vs )düzene sokmayı beceremeyip her halta maydonoz olup suni gündemler vatan millet sakarya edebiyatlarını çok severiz evrensel değerlerden bir haber olunca geriye hamaset geyikleri kaliyor
Turkish power 3 Yıl Önce
Arkadaş seviyorsak kktc yi her ota boka ne burun sokuyoruz kktcliler bizim kolemiz mi kardeşlerimiz değil mi