Diyalog Gazetesi
2017-05-24 10:34:29

Kimi suçlayalım

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 24 Mayıs 2017, 10:34

İngiltere, 1997 yılına kadar KKTC pasaportlarına sınır kapısında vize veriyordu...
Yani Ercan’dan çıkış yapan KKTC vatandaşlarına vize sorulmazdı...
İngiltere’ye vardığınızda havaalanındaki görevli kısa bir sorgulama yapar, sonra küçük bir giriş formunu doldurup, size 6 aylık vize verirdi...
Üstelik para alınmazdı...
Sonra bu uygulamadan vazgeçildi...
Peki neden?..
Nedeni çok basit...
KKTC hükümetleri, çok sayıda PKK yanlısına burada vatandaşlık ve pasaport veriyordu...
Pasaportu alanlar bir süre sonra İngiltere’ye uçuyor, sınır kapısında ‘sığınma’ talebinde bulunuyordu...
KKTC pasaportlarını fırlatıp, üzerine çıkıyor ve ezdikten sonra “Orada bizlere kötü muamele ediyorlar” diyerek, muhaceret memurunu ikna etmeye çalışıyordu...
İngiliz yasaları uyarınca sığınma talebinde bulunanlar, belediyelerin tahsis ettiği evlere götürülüyor, burada tek kuruş ödemeden yaşamalarına olanak sağlanıyor, ayrıca haftalık maaş bağlanıyordu...
Çocuk sayısı arttıkça ödenen paranın miktarı da artıyordu...
Şimdi dürüst olalım ve düşünelim...
Yüzlerce kişiye bedava ev ve hiç çalışılmadan maaş bağlamak zorunda kalan İngiltere, KKTC hükümetlerini defalarca uyardı...
“Pasaport dağıtarak, bunların İngiltere’den iltica talep etmelerini teşvik etmeyin. Bu uygulamayı durdurun” dedi...
Ama, meyhanelerden yönetilen hükümetler bu uyarıları dikkate almadan, eski uygulamaları devam ettirdi...
Sonunda film bitti...
Suçsuz binlerce insan da İngiltere’ye vizesiz gitme hakkını kaybetti...
İngiliz konsolosluğu önünde vize kuyrukları başladı...
Bedava sağlanan hizmet paralı oldu...

Mülkiyet kazığı

İngilizlere ikinci büyük kazığı, mülk satışlarında attığımızı da unutmayalım...
Bazı ‘kurnaz’ müteahhitler ve emlak satıcıları, parasını aldıkları evleri İngilizlere vermediler...
Ya da evin koçanını veremediler...
Parası ödenmiş evlerden atılanlar oldu...
İngilizlere mal satanların, daha sonra inşaat arazisini bankalara ipotek vermesini önlemedikleri için, açıkgöz geçinenler çifte vurgun yaptı...
Sonra banka borcu ödenmediği gerekçesiyle, mahkeme kararıyla bu insanlar sokağa atıldı...
Kültür oranının sözde en yüksek olduğu ülkelerden birinde yaşıyoruz...
Diğer yandan da benzeri görülmemiş soygun, vurgun düzeni yaratarak önümüze geleni aldatmaya çalışıyoruz...
Haksız kazanç elde edeceğiz diye, özellikle tanıtım açısından ihtiyaç duyduğumuz İngilizlere ve diğer yabancılara kazık atarak, onların desteğini kaybediyoruz...
Bundan 5 yıl kadar önce yaşanan ‘Kulaksız Skandalını’ unutmayalım...
İngilizlere satılan konutların arazisi bankaya ipotek verilip, borç alınmış...
 Sonra borç miktarı 80 bin TL’den, müthiş bankacılık-tefecilik hünerleriyle 2 milyon 500 bin TL’ye çıkmış...
Ve İngilizlere tahliye emirleri verilmişti...
Böylesi skandalları yaşatanlardan herhangi biri bugüne dek tutuklanmadı...
Yargılanıp, ceza alan olmadı...
Ancak; önceleri KKTC’nin dostu olan İngilizler, uluslararası alanda aleyhimizde kampanyalar başlattı...
Bu sürecin ardından İngiltere’den gelen turist sayısı dibe vurdu...

Aktarmalı uçuşlar

Şimdi üçüncü bir uygulama ile yüzleşiyoruz...
KKTC’den, İngiltere’ye seyahat eden yolculara İstanbul veya İzmir havaalanlarında uçaktan inme ve ikinci güvenlik kontrolü şartı getirildi...
Bu olaya milliyetçilik açısından bakarsak, İngilizleri suçlayabiliriz...
Ne var ki; meseleye gerçekçi açıdan yaklaşmalı ve iğneyi önce kendimize batırmalıyız...
İngiltere’ye kızmak yerine, KKTC’nin Ercan Havaalanındaki güvenlik tedbirlerini sorgulamalıyız...
Bavulların ve insanların kontrolden geçtiği x-ray cihazlarının ne durumda olduğunu, bunlara ne kadar güvenebileceğimizi sorgulamalıyız...
İngilizler; KKTC’deki yaşamı, gazetelerde yazılanları yakından takip ediyor, rapor tutuyorlar...
Dünyada terör olaylarının artmasından dolayı daha sıkı tedbirlere yöneliyorlar...
Önceki akşam Manchester’de yaşananlardan sonra, bu tedbirlerin önümüzdeki günlerde daha da artabileceğini düşünmeliyiz...
Ve kendimize çeki düzen vermeliyiz...
Girne ve Gazimağusa limanlarında kamyonları kontrol edecek x-ray cihazının bulunmadığını haftalar önce gündeme getirmiştik...
Kılını oynatan olmadı...
Kusura bakmayın ama bir devlet, bir toplum, hatta bir mahalle bu şekilde yönetilemez...

Yorumlar (1)

Hasan nihat etduran 8 Yıl Önce

Doğrular acıtır...ders almak lazım...bir gary rob olayı yaşandı...hala arapköyde rezillik devam eder...ingiliz haklı!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.