Güney Kıbrıs’ta en geçerli siyaset nedir bilir misiniz?..
Türke saldırmak...
Siyasetçi veya gazeteci Türkiye’ye küfrediyorsa, alkışlayanı çok olur...
Aynı şekilde Türkiye aleyhtarı propagandalara destek verenlerin devletle ilişkileri çok daha iyi seviyelere getirilir...
Kilise, bu tür işadamlarına kanat gerer...
Medya mı?..
Esas sorun işte burada...
Güneyde yayın yapan 5 gazetenin en az 4’ünde hemen her gün Türkiye aleyhtarı yazılar vardır...
Rum kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve Türk düşmanlığı aşılamada oldukça becerilidirler...
Bu yüzden de hem devletten, hem de kiliseden önemli miktarlarda yardım alıyorlar...
Rum tarafında ne yazık ki bugüne kadar aklı başında bir siyasetçi çıkıp da “Arkadaşlar bu politika bizlere hiçbir şey kazandırmadı... Ülkemiz 40 yıldan beri birleşmedi... Acılar devam ediyor” diyemedi...
Hiç kimse Türklere saldırmakla bu sorunun çözülemeyeceğini söylemedi...
“Omorfo verilmezse çözüm olmaz” diyen şimdiki Rum lideri Anastasiadis “Omorfo 2004’te verildi ama biz elimizin tersi ile geri çevirdik” demeliydi...
Sadece Omorfo mu?..
Civarındaki köylerin hemen hepsi...
Asırlardır Türk köyü olan, eşsiz toprağı ve içilebilir suyu ile ünlü, çilek cenneti Yeşilırmak...
Maraş ve civarı...
Gazilerin köyü Afanya, Mora, Vadili, Paşaköy, Akıncılar...
Bunların tümü Rumlara altın tepsi içinde sunuldu...
Bugün “İşgal ve kolonizasyon sonlandırılsın” diyerek AB’den yardım isteyen Anastasiadis, 2004’te Türk askerinin adada kalmasına kimlerin onay verdiğini bilmiyor mu?..
Papadopulos’un yanı sıra Hristofyas, faşistlerin faşisti Omiru, Lillikas, şimdiki Meclis Başkanı Şilluris, faşistlerden Kutsu ve Başpiskopos Hrisostomos ‘OHI’ kampanyası yürütmeseydi, Kıbrıs sorunu 12 yıl öncesinden çözülmüş olurdu...
On yıl önce hayatta olan göçmen Rumlar, son zamanlarını ‘ata yadigarı’ dedikleri topraklarda geçirirdi...
Bunu yapmayıp, çözümü güçlü bir şekilde reddeden insanların, şimdi kalkıp da Türkiye aleyhtarı propagandadan medet ummaları akıl işi değildir...
Kıbrıs sorununun yarım asırdan fazla devam etmesi sadece buradaki insanları değil, dünyayı da bıktırdı, usandırdı...
İşte o nedenledir ki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı her fırsatta bu son şansın yitirilmemesi çağrısında bulunuyor...
Akıncı’ya dünkü açıklamasıyla Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım da destek verdi ve Rumlara açık bir mesaj gönderdi...
Sayın Yıldırım’ın “Her seferinde 'Barışalım, beraber yaşayalım' deyip oyun bozanlık yapan Rum tarafının son şansıdır” şeklindeki sözleri son derece isabetlidir...
Kıbrıs’ta iki toplumun yaşadığı gerçeğini kabul ederek, ENOSİS’i bir daha dirilmemek üzere tarihe gömdüklerini ilan ederlerse, çözümsüzlük ortadan kalkar...
Aksi halde, AB üyesi bu ada, kalıcı bir şekilde ikiye bölünür...
Anonim 9 Yıl Önce
Harika yazmışsınız aynen öyle hatta ben daha da ileri gidip bu milletin kafasının hiç çalışmadığını her fırsatta söylüyorum ne istediklerini bir bilseler çözüm olacak inşallah