Diyalog Gazetesi
2017-03-27 08:57:40

Kıbrıs elbette kıymetli

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 27 Mart 2017, 08:57

Güney Kıbrıs’ta her yıl olduğu gibi bu yıl da 25 Mart günü “1821’in yıldönümü” kutlandı...
1821; Yunanistan’ın, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazandığı gündür...
Güney Kıbrıs’ın tüm bölgeleri ‘resmi kutlamalar çerçevesinde’ Yunan bayraklarıyla donatıldı...
Yer gök mavi-beyaza boyandı...
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas da Lefkoşa’daki törenlere katılarak burada kısa bir açıklama yaptı...
Resmigeçit töreni sırasında çok duygulandığını söyleyen Kocas “Kıbrıs bizim için çok kıymetli... Koruyup, güçlendireceğiz” dedi...
Bu sadece Rumlar açısından değil, Türkiye’den rahatsız olan herkesi yakından ilgilendiren çok anlamlı bir mesajdır...
Türkiye’nin adadan tamamen çekilmesini, garantörlükten de vazgeçmesini isteyen Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı, diğer yandan Kıbrıs’ın kendileri açısından ne kadar önemli olduğunu söyleyebiliyor...
Türkiye’ye “sen git” diyor, kendisi de AB üyeliği çerçevesinde buradaki varlığını daha da güçlendirmeye çalışıyor...
Kıbrıs’taki İngiliz Yüksek Komiseri, 25 Mart kutlamalarını ve Kocas’ın açıklamalarını bir yerlere not etmiş olmalı...
Ve bu notu İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson da, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmezden önce iyi okumalı ve adadaki gerçeklere göre bir tavır takınmalı...
İngiltere; Kıbrıs’ın 3 garantöründen biri olduğu için, Türkiye ve Yunanistan’a göre, tam tarafsız olması gereken bir ülkedir...
Taraflardan birini korumak, diğerini ise geleceği belirsiz bir maceranın içine sürüklemek insan haklarına aykırıdır...
Türkiye’ye “Kıbrıs’taki haklarını terk etmelisin” demek de uluslararası kurallara aykırıdır...

Adanın gerçekleri gözardı edilemez

Kıbrıs’ta iki toplumun yeniden bir arada yaşamasını, Rumlardan daha çok bizler istiyoruz...
Bunun en somut örneği 2004 referandumudur...
Ancak bu birliktelik olamıyor...
Yakın bir gelecekte olması da mümkün değildir...
Çünkü; taraflar arasında ciddi görüş ayrılıkları vardır...
Aradan geçen 50 yılı aşkın süre içinde Kıbrıslı Rumlar Yunanistan’a, Kıbrıslı Türkler de Türkiye’ye daha çok yakınlaştı...
Sosyal yaşam, yeme-içme kültürü çok değişti...
Yunanistan, AB üyeliğini de kullanarak adaya daha çok asker ve daha çok insan gönderdi...
Kıbrıslı Türklerin önemli bir kesimi hayatlarını, Türkiye’den gelenlerle birleştirdi...
Ayrıca Güney Kıbrıs’taki okullarda eğitim sisteminin tamamen Türk düşmanlığına dayalı olması, yakın bir gelecekte ‘güvenli birlikteliğe’ izin vermiyor...
Bunun için öncelikle Rumlarda eğitim sisteminin değiştirilmesi, iki toplumlu şirketlerin çoğalması, sağlıkta, sporda, medyada, eğitimde ‘ikili işbirliklerinin’ veya ‘ortaklıkların’ başlatılması gerekiyor...
Bugüne kadar cep telefonları ve araç sigortalarında dahi uzlaşamayan bu iki toplumun Temmuz’a kadar anlaşacağını ve Eylül’de ikinci bir referanduma gidileceğini söylemek; gerçeklerle bağdaşmıyor...
Aykırılığın, gerçeğe dönüşmesi durumunda Kıbrıslı Türklerin kısa süre içinde yutulması, Türkiye’nin de haklarını terk etmesi demektir...
Bunu yapabilirler mi?..
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.