Öyle insanlar vardır ki; başkaları tarafından sürekli itilirler, dışlanırlar ve son ona yardım edersin...
Öyle kötü niyetliler vardır ki; yaptığın iyiliklere kötülükle karşılık verirler...
Bunu yaparken kendilerine göre mutlaka bir mazeret de uydururlar...
“Besle kargayı oysun gözünü” Atasözü, bu tür kişiler için geçerlidir...
Üzülerek görüyoruz ki; küçük ülkemizde yapılan iyilikleri, yardımları, fedakarlıkları kısa sürede unutan, hatta zaman geçince kötülükle karşılık verenlerin sayısı giderek artıyor...
Ufacık bir menfaat çatışması söz konusu olduğu zaman bu tür kargalar göz çıkarmaktan hiç çekinmezler...
Konu kişileri ilgilendirdiği zaman ‘oyulan gözün ağrısı’ erken geçer...
‘Değmez miş’ veya ‘Yazıklar olsun’ diyerek geçersiniz...
Ama bu nankörlük ve iyiliğe karşı kötülük ülkeler ve toplumlar arasında baş gösterirse, ağrının ötesinde sorunlar yaşarsınız...
Gün gelir hayatta kalmanız bile zorlaşır...
Konuyu özel hayattan, Türkiye-KKTC ilişkilerine getirmek istiyorum...
Türkiye; 1963’te Rum saldırılarının başlaması sonrasında daima Kıbrıslı Türklerin yanında oldu...
Barış Harekatı’na kadar aradan geçen 11 yıllık sürede memurlarımızın maaşlarını gönderdi...
Binlerce göçmen, işsiz ve fakir insanımıza gıda yardımında bulundu...
Hastalarımız Kızılay’ın yardımlarıyla tedavi edildi...
Ardından 1974 Barış Harekatı gerçekleşti...
Bunun nedenlerini herkes biliyor...
O nedenle tekrar etmeye gerek yoktur...
Faşist Yunan Cuntası 15 temmuz’da ENOSİS Harekatını başlatmasaydı; Türkiye 20 Temmuz harekatını başlatmazdı...
Ağır ambargolar göğüslendi
Türkiyue, 20 Temmuz harekatı yüzünden yıllarca Amerikan ambargosu altında tutuldu...
Hem ticari, hem de askeri ilişkiler geriye gitti...
Türk devleti zaman içinde bir cent’e muhtaç duruma geldi...
Fakat; hiçbir hükümet Kıbrıs’ı gözden çıkarmadı...
Bir dönemler Türkiye’de petrol krizi vardı...
Bakanların araçlarında dahi benzin yoktu...
Ekonomik yardım talep etmek için Ankara’ya giden merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve dönemin Başbakanı merhum Mustafa Çağatay ile bakanları, Esenboğa’dan, kent içine askeri arabalarla taşındı...
Böylesi bir kriz ortamında dahi Kıbrıs’ın talepleri reddedilmedi...
Kıbrıslı Türkler üzülmesin, moral bozukluğuna uğramasınlar diye para akışı kesilmedi...
Kıbrıslı Türkleri yöneten hükümetler ise küçük basit hesaplar yüzünden sürekli istihdam yaparak devletin sırtındaki kamburu ‘kaldırılamayacak’ kadar büyüttü...
Bugün bazı sıkıntılar yaşıyorsak; bunun nedenini kendi siyasetimizin yanlışlarında ve yönetme beceriksizliğimizde aramalıyız...
Darbelerin en büyüğü
Türkiye, kısa bir süre önce bugüne kadar benzeri görülmemiş bir darbe girişimi ile karşılaştı...
İki yüz kadar insanımız şehit oldu...
Binden fazla yaralı var...
Orduda, valiliklerde, yargıda, polis teşkilatında, Jandarma’da, eğitim kurumlarında binlerce tutuklama ve sorgulama yaşandı...
Darbe öncesinde Rusya ve İsrail’le krizler vardı...
Suriye savaşı nedeniyle 4 milyonu aşkın mülteci Türkiye topraklarına yerleşti...
Türk insanı, 7 tane Lüksemburg nüfusuna kucak açarken, Avrupa Birliği sinsi planlar yaparak, gerekli yardımları göndermedi...
Türkiye, yaşanan bunca sıkıntıya karşın 2016 yılı içinde KKTC’ye 700 milyon lirayı aşkın para gönderme kararı aldı...
Hepsinden önemlisi bizlere hayat verecek suyu gönderdi...
Deniz altından geçirilen borularla su gönderebilmek için bir milyar 600 milyon lira harcadı...
KKTC sınırları içindeki boruların döşemesini dahi Türkiye üstlendi...
Türkiye’nin yaptıklarına gönülden teşekkür etmek, bunun önemini anlamak ve mutlu olmak, sımsıkı sarılmak, daha güçlü bir dayanışma içine girmek yerine; bazı kesimlerin hala bu ortamda bile ilişkileri gerecek hareketler içinde olmaları son derece üzüntü vericidir...
Bir an için düşünmeliyiz...
Türkiye’nin “Ey Kıbrıslı kardeşlerim tamam artık... Sizi kaderinizle başbaşa bırakıyorum” demesi halinde başımıza nelerin geleceğini düşünmeliyiz...
Ne üniversitemiz kalır, ne de turizmimiz...
Hatta bakanımız kalmaz...
Çünkü Türkiye’siz bir KKTC olamaz...
Olmayan devletin meclisi, kabinesi de olamaz...
Allah korusun, bir hafta içinde hepimiz diz çökeriz...
Ama Türkiye bunu yapmaz...
Bazı bozuk sesleri gerekçe göstererek, halkın ezici bir çoğunluğunun güçlü sevgisini görmezden gelmez...
Türkiye’nin hedefi; kendi ayakları üzerinde durabilen güçlü bir KKTC yaratmaktır...
Bize düşen görev de çalışmak, başarmak ve ana sevgisine layık olmaktır...
Ibrahim ozkus 9 Yıl Önce
Iste gercekler, eline saglik..
Bayram özel. 9 Yıl Önce
Yüregıne kalemine saglik reşat bey ıçinde bulundugumuz ve anavatanimiz Türkiyede yaşanan disda ve içteki vatan hainlerinin birlikde yürütugü darbe girışimi cumhuriyet bayrak vatan sevdalisi halkimiz polisimiz askerimiz tarafindan geri puskurtülüp gerekli cevabi verilmıştir bu vesle ile kaleminizle yüreginizle birlik beraberlik ve vefa dolu yazilarinizdan dolayi tebrikler ana vatanin kibrisa olan sevgisi bundan daha net anlatilamazdi saygi ve sevgilerimle
Akın Kafa 9 Yıl Önce
Ağzınıza sağlık..
ahmet yeşilada 9 Yıl Önce
Düşmanlarımızın beslediği kargalar daima gözümüzü oymaya çalışmakta ve bizi anavatanla aramızı soğutmaya çalışmaktadırlar ama asla buna muvaffak olamıyacaklardır
Zekâ üçer 9 Yıl Önce
Güzel yazdın Reşat kardeşim hepsi gerçek. Son yazdıkları bir kesim varki onu isterler ve yoldaşlarıyla Kıbrısı istedikleri gibi birleştirsinler. Ama çok beklerler. Yağma yok
Cagri begaz 9 Yıl Önce
Helal be harika bi yazi kaleme alinmis ellerinde opuyrum.resat akar bey
Sabahat Özkaloğlu 9 Yıl Önce
Elinize ve kaleminize sağlık yazdığınız herşey gerçek Reşat Akar Bey içimizdeki hainler elbet temizlenecektir herşey onlara haram olsun
Imren Dinçer 9 Yıl Önce
Her yorumunzu dikkatle okur veya seyrederim. O zamanları birebir yaşamış olmanın verdiği muhasebede gerçekleri güzel telafuz edebiliyorsunuz. Bunun için şükranlarımı sunar geleceğimizin ışıklanmasını ümit ederim.
Ender Denktaş Vangöl 9 Yıl Önce
Gerçekler daima acıdır. Ve bu gerçeği kabullenemeyenler hazıra konup hala isyan edip,kendini Dev aynasında görenlerdir....Sen kendi Değerlerine sahip çıkamazsan o boşluğu doldurabilecekler hazırda beklemekde..Ekmek aslanın ağzında ve biz toplum olarak hala herşeyi başkalarından beklerken ,şikayet etmekden de geri kalmamakdayız. .Geçmişi Unutup geldiğimiz günlere bakılmaksızın ,Balık havızalarımızla ,beni sokmayan yılan bin yaşasın diyerek ,ekmek elden su gõlden siesta dayız ...ATI ALAN da ÜSKÜDARI çokdaan geçmiş durumda. Yüreğinize sağlık Sn Akar .Saygılar
Bülent kaya 9 Yıl Önce
Sayın akar yüreğinize elinize kaleminize sağlık ne yazık ki beşinci kol dediğimiz bir hareket hem kıbrısta hemde türkiyede ucuz satılık kalemler ve kişiler vasıtası ile kıbrıs türkü ile türkiyeli kardeşlerimizin ve aynı zamanda yavru vatanla anavatan ın arasına nifak tohumları ekmeye çalışıyor ama başaramazlar onların tohumları tutmaz çünkü kendi tohumları bozuk türkiyedeki hükümetlerde buna rağbet etmeyecek kadar tecrübeli bu yüzden ben hiç endişe etmiyorum biz bir millet iki devletiz ama yeri geldiğinde bir millet bir devlet olmasını da biliriz sevgi ve saygılarımla
Mehmet S Bayramoğlu 9 Yıl Önce
%100 doğru tespit tebrikler Reşat Bey
Özlem Odabaşı Vardan 9 Yıl Önce
Sn R. Akar elinize dilinize sağlık . ben de ülkesini seven , yaşanan tüm bu gerçekleri görüp niye kaleme alacak cesaret ve güven taşıyan bir kıbrıslı türkoğlu türkün kalmadığını düşünmeye başlamıştım. Duygularıma tercüman olduğunuz ve bu ülkede yalnız kalmadığımı düşündürdüğünüz için teşekkürler.
Fatma Alankuş 9 Yıl Önce
Sayın Akar, kaleminize yüreğinize sağlık. O kadar güzel yazdınız ki. Ah gençler ve gözü kapalı olanlar da bunu görse! Aileler çocuklarına rumun zulmünü anlatıp öğretseydi bu hale gelir miydik? Ne yazık içimizdeki aşağılık komplesli insanlar düşmanımıza adeta hayran. Kendi kimliklerini inkar edecek kadar şaşkınlar. Dilerim bu günleri aramayız.
A FIRAT YILMAZ 9 Yıl Önce
Anne ve Babalarının bedava memur maaşlarından mahrum kalan gençler isyan halinde.Zannediyorlar ki ebeveynleri üstün yetenek ve eğitimeri nedeniyle memur oldular ve maaş alırlar. 5100 memura 185 civarı müdür müsteşar bulunmaz insandır. Aynı avanta imkanlar imkansıza doğru gittikçe kaynak paketleri bedava araziler tahsisli bitince ellerinden hak alındı zannediyorlar. Hakkın değildi ki.. ganimet gibi ulufe gibi golifa dağıtımdı. Dünya ile kucaklaşmak isteyenler önce dünyalı gibi çalışmayı üretmeyi öğrenmeli. Sonra Türkiye ye saldırmaktan belki vazgeçerler. Elinize sağlık Sayın Akar