Orman Dairesi’nin eski müdürü itiraf ediyor:
Yangın araçlarının hemen hepsi hurdalık...
Olası bir yangına müdahale etme imkanı yok...
Durum yürekler acısı...
Daireye yeni müdür atanmamış...
Personel eksikliği giderilmiyor...
Fakat bir başka dairede 600 tane memur fazlalığı var...
Bir diğerinde memurların oturacak sandalyesi yok...
Ayda 7 bin TL dolayında maaş çeken ve yapacak hiçbir işi olmadığı için bakanlığa gitmeyen müşavir sayısı 200’e ulaşmış...
Ana yollarda canavar kol geziyor...
Bunları durduracak trafik polisi yok...
Araç sayısı ve nüfus artıyor, trafik polislerinin sayısı yeterince artırılmıyor...
Polis yetersiz...
Yollarda ölüm korkusu var...
Peki çare?..
Kimse bilmiyor...
Yollar dökülüyor...
Kim tamir edecek?..
Karayolları Dairesi mi?..
Onun da aracı yok...
Personeli yetersiz...
Eleman kalmamış...
Öyleyse ne yapmalı?..
Orman Dairesi’ni de Karayolları’nı da kapatmalı...
Hem de telefondan önce...
Araç filosu tamam, teknik elemanı yeterli özel şirketler bu işi çok daha iyi yapabilir...
Satın kurtulun...
Vatandaşları da kurtarın...
Canavar yollarda
Yolda seyrederken, refüjlerden taşan ağaç dalları ciddi tehlikeler oluşturuyor...
Peki bundan sorumlu olan makam kimdir?..
Belediyeler mi, Karayolları mı, Çevre Dairesi mi?..
Herkes topu bir başkasının üstüne atıyor...
İki hafta kadar önce Girne-Lefkoşa anayolunda seyreden bir çöp kamyonu vardı...
Toplanan otları Lefkoşa’ya taşıyan bu kamyonun sahibi kimdi bilir misiniz?..
Girne Belediyesi...
Kamyonun üzeri örtülmemiş...
Otları döke, saça sözde Lefkoşa’daki çöp mezarlığına taşıyordu...
Varıncaya kadar kamyonun yarısı boşalmış olmalı...
Yine aynı yolda bir özel şirketin kamyonu kum taşıyor...
Üzeri örtülmemiş...
Rüzgardan uçmaya başlayan kumlar arkadan gelen araçların üzerine yağıyor...
Bu kadar tehlikeli bir durum var...
Peki bunları kim durduracak?..
Sorumlu makam Karayolları mı, Trafik mi, Çevre Dairesi mi?..
Diyalog’un dünkü manşetinde tonlarca ağırlıkta beton boru taşıyan bir kamyon fotoğrafı vardı...
Hiçbir güvenlik önlemi yok...
Başka bir ülkede böylesi bir rezaleti göremezsiniz...
Denemeye kalkanlara güneş yüzü göstermezler...
Öyleyse nerede bizim Avrupa hastaları?..
Nerede ‘Avrupa uğruna’ teslim olmayı kabul edenler?..
Yazık...
Hem de çok yazık...
Gündemde yine su konusu var...
Tonu 2.30 TL fazlaymış...
Bizim binaya haftalardır tonu 10 liradan su geliyor...
Elinizi yıkamaya kalksanız, cilt doktoru isteyeceksiniz...
Şimdi yanıt arayan soru şu:
“Kuyulardan çekilen dışkılı suları tonu 10 liradan almaya devam mı, yoksa tonu 2,30’dan içilebilir kalitede su mu?..
Hangisini tercih edelim?..
mustafa oz 9 Yıl Önce
benim anlamadigim bu bakanligin sorumlulugunda olan gorevler neler agac dikmek gibi gorevleri var mi acaba