İsviçre müzakerelerinin 3 günü geride kaldı...
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, toprak kriterleri üzerinde ‘hatırı sayılır’ ilerlemelerin olduğunu açıkladı...
Ayrıca ‘müzakere odasındaki atmosferin’ iyi olduğunu söyledi...
Hayırlısı olsun...
İki halkın da memnun olacağı bir sonuca ulaşmalarını diliyoruz...
Ne var ki; Mont Pelerin’den yapılan açıklama ile İstanbul ve Güney Lefkoşa’dan yapılan açıklamalar örtüşmüyor...
Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis, Güzelyurt’un iadesinden söz ediyor...
KKTC Başbakanı Özgürgün “asla verilmez” diyor...
Rum Dışişleri Bakanı, ana kriterin güvenlik olduğunu belirterek “müdahale hakkının olmayacağı” bir çözüm olacağını iddia ediyor...
Başbakan Özgürgün, garantilerden vazgeçilmeyeceğini ifade ediyor...
Üstelik Özgürgün bu açıklamayı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştükten sonra yapıyor...
Bunlar ‘beyin fırtınasının’ bir sonucu mu, yoksa gerçekler mi?..
Büyük bir olasılıkla bu gece veya yarın ‘son durum’u öğrenme şansımız olacak...
Kıbrıs Türk tarafının bugünkü müzakerelerde masaya harita koyması halinde, Rumların ‘toprak tavizi’ konusunda tatmin edilmiş olduğu sonucu ortaya çıkacak...
Haritanın konmaması halinde ise, en son adım olan 5’li konferans kararı alınmayacak...
Değişimler ve gerçekler
Kıbrıs’ın kaderinin belirlendiği şu günlerde 2 önemli gelişmeye dikkat etmemiz gerekiyor...
Birincisi Amerika’daki seçim sonuçları...
Beyaz Saray’da 60 yıldan sonra ilk defa siyaset dışı bir Başkan olacak...
Konulara bakış açısı diğerlerinden farklı...
Türkiye ile nasıl bir ilişkiye gireceği, hepimiz açısından hayati önem taşıyor...
Bir diğer önemli konu ise Türkiye ile AB arasındaki iplerin kopma noktasına gelmesi...
Türkiye’nin İlerleme Raporu’nun açıklanması sonrasında raportör Kati Piri ilişkilerin askıya alınmasından söz etti...
Türkiye ise bu reste anında karşılık verdi...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da AB’nin ‘iki yüzlü’ siyasetine dikkat çekerek, ağır eleştirilerde bulundu...
Dışişleri ve AB bakanları da “kararlarını versinler de önümüzü görelim” açıklamasında bulundu...
“Kıbrıs’a AB garantisi yeter” dedikleri bir dönemde, Türkiye’nin AB ile ilişkileri dondurulursa, ileride nelerin olabileceğini düşünmekte fayda vardır...
Kıbrıslı Türklerin güvenliği kesinlikle AB’ye havale edilemez...
Türkiye, Doğu Akdeniz’i, Yunanistan’a ve AB’ye teslim edemez...