Diyalog Gazetesi
2016-05-02 10:13:18

İşçi hakkı mı dediniz

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 02 Mayıs 2016, 10:13

Tutarsızlıklar içinde batmış, iflas etmiş bir ülkede yaşıyoruz...
Dün İşçi Bayramı nedeniyle öyle kahramanlık nutukları atıldı, öyle mesajlar yayınlandı ki; sormayın...
Bazıları Amerika’yı protesto etti...
Bazıları ülkemizdeki işçilerin ezilmesinden, güvencesiz çalıştırılmasından söz etti...
İşin ilginç yanı, eline pankart alıp, İşçi Bayramı kutlaması yapanların önemli bir kısmı, bir şekilde bu ülkenin yönetiminde bulunmuş insanlardır...
İşçi hakları için slogan atarken “Acaba biz onlar için ne yaptık?..” diye düşünmüş olsalardı, pankartları, bayrakları bırakıp, evlerine kapanırlardı...
Ama yüzün astarı yok ki...
İktidar imkanı buldukları zamanlarda işçinin geleceğini batırmak için sağcısı da, solcusu da bir oldu bu ülkede...
Sağcısı da, solcusu da ‘Makam arabalarıyla’ ve ‘korumalarla’ dolaşırken, işçinin sosyal güvencesini yok etmek için karar üstüne karar aldı...
Başbakan, bir açılışa mı katılacak?..
Önde bir polis aracı, arkada ikincisi...
Her araçtan 2 veya 3 tane polis iniyor...
Peki niçin?..
Başbakanı korumak için!!!
Bir hafta önce bu 6 koruma var mıydı hayatınızda?..
Yoktu...
Peki şimdi niye istiyorsunuz?..
Makam sahibi olduğunuz ve yaşantınız tehlike altında olduğu için mi?..
Güldürmeyin insanı...
İnsanların geleceğini batırdınız

Profesyonellikten ve dünya gerçeklerinden uzak bir siyaset anlayışı var bu ülkede...
Sanki herkes bir makam aracının arka koltuğunda oturmak ve bir sıfat kazanıp kartvizit bastırmak için siyasete giriyor...
Milletvekili seçilenler inat ve ısrarla bakan olmak isiyor...
Ne getirisi var bu işin?..
İş yapmayınca, bozuk düzeni değiştirecek adımlar atmayınca bakanlığın ne önemi var?..
Aziz Nesin’lik onlarca roman yazılabilir KKTC hakkında...
İşçi Bayramı nedeniyle yürüyüşler, piknikler düzenleniyor, sayfa sayfa demeçler veriliyor...
Herkes işçi haklarından söz ediyor...
Halbuki bu ülkede işçinin geleceğini güvence altına alacak 2 tane önemli kurum da batırılmış durumdadır...
Birisi Sosyal Sigortalar...
Diğeri İhtiyat Sandığı...
İkisi de iflas etmiş durumda...
Sosyal Sigorta Dairesi emekli maaşlarını ödeyemez duruma geldi...
Her ay bir yerlerden 30-40 milyon borçlanmak suretiyle maaşlar ödenebiliyor...
Ama nereye kadar?..
İhtiyat Sandığı ise işçi ve işverenin ödediği paraları sözde koruma altına alan bir banka görevi yapıyor...
Ne var ki bu işçi bankasındaki birikimlerin büyük bir kısmı batmış Sosyal Sigorta Dairesi’ne, bir kısmı da borç içinde Elektrik Kurumu ve Havayolu şirketine kaptırılmış...
Kaptırılan parayı kuruma kim ödeyecek?..
Hangi kaynaktan para aktarılacak?..
Petrolü, altını, döviz rezervleri olmayan bir ülkede, sözde hükümetçilik yapanlar hangi hakla, hangi cesaretle işçinin birikimlerini dağıtıyorlar?..
Şimdi hep birlikte düşünelim...
Dün İşçi Bayramı kutlamalarında nutuk atanlar...
Elde kızıl bayraklarla yürüyüş yapanlar...
Bölünmüş ülkemizi inadına birleştireceklerini söyleyerek Rum örgütleriyle ortak eyleme katılanlar...
Diğer yanda işçiye değer verdiğini söyleyerek piknik düzenleyenler...
Keskin solcular...
Müthiş milliyetçiler...
İşçinin geleceğini yok eden sizler değil misiniz?..
Onlara nasıl bir gelecek hazırladınız?..
Bir de bunu konuşalım...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.