Dağyolunda dün yine büyük bir kaza meydana geldi...
Bu kez ölüm olmaması hepimiz için tesellidir...
Ne var ki; Dağyolu, Girne-Karşıyaka yolu, Lefkoşa-Güzelyurt arasındaki bazı bölgelerin yolları oldukça sorunludur...
Özellikle yağmurlu havalarda bu yolları kullanmak, her an ölümlü bir kaza ile yüzleşmeyi göze almak demektir...
O nedenle ilgili makamların “Şunu yapacağız, proje hazırlıyoruz, kısa bir süre sonra ihaleye çıkacağız” gibi masalları bir kenara bırakıp, derhal iş yapması gerekiyor...
İki gün önce, yani dünkü kazadan önce bir okurumuzdan Dağyolu’na ilişkin ciddi uyarılar geldi...
Kısaca şöyle diyor:
“Her gün saat altı otuzda yoldayım. Dağ yolunu kullanıyorum. Ölümlü kaza olmadan şikayet etmediğim yer, mesaj atmadığım program kalmadı. Hiçbir önlem almadılar. Kaza oldu bitti, dediğiniz gibi yolu tamir edip dökülen beton parçalarını acilen temizleyeceklerine halen hiçbir şey yapmadılar.”
Kaza oldu, insanlar öldü, bazıları ağır yaralı vaziyette hala hastanede yatıyor...
Yolun tamiratı konusunda proje hazırlıyorlarmış!..
Bari kazanın enkazını kaldırsaydınız...
Bunun için de mi proje istiyor?..
Eleman eksikliğiniz mi var?..
İşçi kiralayıp yaptırınız...
İnsan hayatından daha mı önemlidir?..
Fazla mesailer için 80 milyonluk bütçe hazırlıyorsunuz...
Halbuki 8 bin TL’ye Dağyolundaki enkazı kaldırabilirsiniz...
Hatta bu kadar paraya da gerek yok...
Ama böylesi basit işleri dahi yapamaz noktaya geldiniz...
İkinci ölüm yolu
Anadolu’nun suyu Geçitköy’e akıyor...
Adı üstünde Girne-Güzelyurt istikametinde herkesin geçtiği güzel bir köy...
Virajlara dikkat edeceksiniz...
Ayrıca çökmüş yollara da...
Kesinlikle 30-40 kilometrenin üzerinde sürat yapmayacaksınız...
Yağmur yağdığında bu yolu kullanmayacaksınız...
Türkiye Büyükelçiliği’nin kasasındaki 100 milyon lirayı kullanmak için peoje geliştirseydiniz, Girne-Güzelyurt yolu yenilenirdi...
Alsancak’ta yarım kalmış çift şerit yol tamamlanırdı...
Dağ yolu dahil, adanın en kötü yolları yeniden yapılırdı...
Üstelik eldeki para ile korkulukları da takabilirdiniz...
Ama onu dahi yapamadınız...
Şimdi “Şunu yapacağız, bunu edeceğiz” demek inandırıcı olmuyor...
Halkımız artık bu tür lafları duymak istemiyor...
İçi boş laflarla bu siyaset gemisinin artık yürümeyeceğini herkesin anlaması gerekiyor...
Yaşlı teyzelerin günahı ne?
Bu ülkede yıllardan beri Telekomünikasyon ve Elektrik Kurumu’nun özelleştirilmesi tartışılıyor...
Sendikalar “asla olamaz” diye bağırdıkça hükümetler korkudan adım atamıyor...
Neden olmasın?..
Aynı sendikalar her fırsatta Rumlarla birleşmeden, AB üyeliğinden söz etmiyor mu?..
Öyleyse yarın bu birleşme olduğu zaman Anastasiadis’in karşısına dikilip “CYTA’yı özelleştirmeyin, yakarız, yıkarız” diyebilecek birisi var mıdır?..
Olamaz!!!
Telekomünikasyon Dairesi özelleştirilmediği gibi, teknolojik açıdan da yenilenmedi...
Yağmur yağdığında, rüzgâr estiğinde telefon hatları kopuyor...
Lefkoşa’nın Yenikent bölgesinden arayan yaşlı okurumuz, tam 3 haftadan beri telefon dairesine arıza ihbarı yaptığını, ancak hiç kimsenin ilgilenmediğini söylüyor...
“Hasta olsak çocuklarımıza haber veremeyecek durumdayız” diyerek, yardım istiyor...
Allah aşkına yapmayın...
Hangi çağda yaşıyoruz...
İnsanlara neden işkence çektiriyorsunuz?..
GSM şirketleriyle ortaklığınız mı var?..
Allah aşkına yapmayın...