TC Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 13 Şubat 2024 tarihinde, BAE düzenlen Dünya Hükümetler Zirvesinde önemli bir konuşma yaptı. Sayın Erdoğan’ın konuşmasının uluslararası sorunlarla ilgili bölümünde yaptığı vurgu önemli idi. Çözülemeyen, halı altına süpürülen sorunların daha sonra büyük kördüğümler olarak karşımıza çıktığını ifade etti. Bu doğru tespiti de günümüzde İsrail’in faşist yönetiminin Gazze’de yaşattıkları ile birleştirdi.
Biz Kıbrıs’ta, bunun acısını yıllarca çekmekteyiz. Üstelik yalnız Kıbrıs sorununa dönük temel meselede değil. Ama ayni zamanda başta Kamu Yönetimi, Eğitim, Sağlık alanları yanı sıra bunu, temel ekonomik alanlarda yaşamaktayız. Çözülemeyen sorunlar, yaratılan bütün olumlu noktalara karşın, vahşi bir sarmaşık gibi onları da sararak, serpilip gelişmelerini engellemektedir. Hatta onları da boğup yok etmektedir. Kıbrıs sorununda karşılıklı kabul edilecek bir antlaşmayı, taraflardan birinin ret etmesi veya iki tarafında birlikte çözüm imkânını ipe un sererek berhava etmesiyle, yarım asrı aşkın bir süredir çözümsüzlük devam etmektedir. Bunun devamı ile Türkiye ve Yunanistan ilişkileri ve Kıbrıs’ın iki toplumunun ilişkileri bölge ve dünyada meydana gelen krizlerden etkilenerek, ciddi gerilime girmektedir. Bu nedenle bu sorun, Türkiye’nin pek çok uluslararası ilişkilerinde önüne bir mania olarak çıkmaktadır. Ayni olgu, Yunanistan içinde yaşanmaktadır. Yani çözülemeyen bu sorun, Türkiye ve Yunanistan’a ilişkilerinde ipotek koymaktadır. Aynı olgu, Kıbrıs Rum ve Türk Toplumları içinde yaşanmaktadır. Sorunun çözümsüzlüğü nedeni ile Güney, ne doğal gazdan yararlanabilmekte, nede elindeki ekonomik, siyasi avantajlara karşın, kendini güvende his etmektedir. Kıbrıs’ın Kuzeyinde ise sorunun çözümsüz kalması nedeni ile bin bir toplumsal cefa ile geliştirdiğimiz toplumsal kurumsal varlığımız, güvenlikli bir şekilde gelişmemektedir. Aksine, yaşamın her alanında varlığımızın, dünden daha da sarsıldığı endişesi ile edilgen bir şekilde kördüğüme giriyoruz.
Bu nedenle yalnız Kıbrıs sorunu değil, ama iç sorunlarda da çözümsüzlüğe oynamaya ve sorunları halı altına süpürmeyi meziyet sayarsak, her geçen yılla, öngörmediğimiz daha büyük belalarla yüz yüze geleceğiz. Çözümsüzlüğü, çözüm zan etmek; en büyük toplumsal felaketin daha da büyümesi için, ilmiğin üstüne ilmik atmak demektir. Aksine, sorunların çözümüne odaklanmak gerekir.
İlmek üstüne ilmek
Paylaş