Rum lideri Nikos Anastasiadis, Crans Montana’daki başarısızlığı yorumlarken ne dedi bilir misiniz?..
“Önüme konan Türk yemeklerini beğenmeyip, reddettim...”
Bunu nerede açıklıyor?..
Terör örgütü EOKA’nın eski mensuplarıyla gerçekleştirdiği buluşmada açıklıyor...
Türk yemeğinde neler vardı?..
Garantilerin günün şartlarına göre yenilenmesi...
Kırk bin askerin çekilmesi, yerine sadece sembolik anlamda 650 askerin kalması...
Tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek devlet...
Mülkiyette ilk başvuru hakkının eski mal sahibinde olması...
Mülkiyet Mahkemesi’nin vereceği kararı beğenmeyenlere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolunun açık olması...
Yetmez mi?..
Döneri, pidesiyle birlikte önüne koymuş...
Yanında en kıyağından turşusu, ayranı da var...
Üstünden antep fıstıklı künefe...
En sonunda Mehmet Efendi’den çifte kavrulmuş...
İşte burada kavga başlıyor...
Birinci Selim’in Mısır seferinden sonra, 1519’da getirdiği bu kahveye Türk Kahvesi denilmesini reddediyor...
“Onun adı Greek Coffee” diyor...
Ve kıyamet kopuyor...
Masada ne döner kalıyor, ne turşu...
Bakın neler yapıyor
Devam edelim mi...
Akıncı’nın ısrarı üzerine ‘İki toplumlu eğitim komitesinin kurulmasını’ kabul eden, ancak bunu çalıştırmayan Anastasiadis, ilk ve orta dereceli okullardan sonra kreşlerin yönetimini kiliseye devrediyor...
Kilisenin tamamen Türk düşmanlığına dayalı ırkçı bir politika yürüttüğünü bilmeyen var mı?..
Yoktur ama KKTC’yi yönettiğini iddia edenler dahi bu politikaya bugüne kadar en ufak bir tepki vermedi...
Devrimci ruhları zarar görmesin diye; Kıbrıs’ı ileride çok daha büyük felaketlere sürükleyeceği kesin olan bu ırkçı eğitim uygulamasını sineye çekmeye devam ettiler...
Hala ediyorlar...
Kuzeyde İlahiyat Koleji’ne ‘hayır’ kampanyası yürütürken, güneyde kilisenin tüm eğitim kurumlarını yönetmesine ve aşırı şekilde Türk düşmanlığının körüklenmesine karşı sessiz kalıyorlar...
Peki KKTC devleti nerede?..
Devleti yüceltme yemini verenler nerede?..
Neden ağızlarından tek kelime çıkmıyor?..
Ve bu sinsi siyaset anlayışıyla kime hizmet ediyorlar?..
Ve Guterres
Anastasiadis’in daha başka neler yaptığını izleyenler ve değerlendirme yapanlar var mıdır?..
Bir taraftan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e mektup göndererek, müzakere masasına dönmeye hazır olduğunu bildiriyor, diğer yandan son 10 yılın en büyük silahlanma programını başlatıyor...
Eleştirildiği zaman “Ne yapalım karşımızda 40 bin kişilik Türk ordusu var, devleti ve halkı Türk saldırılarından korumalıyız” diyor...
İyi güzel de, 40 bin kişilik ordunun; ki gerçek durum bu değildir; adada kalmasını sağlayan sizin ‘OHİ’ politikanız değil midir?..
Gerçekten ilginç bir durum...
Guterres; taraflardan ‘taahhüt’ isteyerek yeni bir girişim yapabileceğini söylerken, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı İstanbul’daki konferansta, Şubat’taki seçimlerden sonra yeni gelişmelerin olabileceğini ima ediyor...
Anlaşılır gibi değil...
Emine Hacı Musa 8 Yıl Önce
Gerçekten anlaşılır gibi değil! Bu kadar tavizden sonra yanaşmıyorlarsa niyetleri başkadır derim.